SEKSENYEDİNCİ SÛRE el-A’LÂ (YÜCE)

Bismillâhirrahmaânirrahîm

1,2,3,4,5.Yaratıp düzene koyan, takdir edip yol gösteren, (topraktan) yeşil otu çıkarıp sonra da O’nu kapkara bir sel artığına çeviren yüce Rabbimin adını tesbih (ve takdis) et.

6,7. Sana (Kur’an’ı) okutacağız; artık Allah’ın dilediği hariç, sen hiç unutmayacaksın. Şüphesiz Allah, açığı ve gizleleni bilir.

8,9. Seni en kolaya muvaffak kılacağız. O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver.

10,11,12,13. (Allah’tan) korkan öğütten yararlanacak. En büyük ateşe girecek olan kötü kimse ise öğütten kaçınır. Sonra o, ateşte ne ölür ne de yaşar.

14,15. Temizlenen, Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir.

16,17. Fakat siz ( ey insanlar!) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz.

18,19. Şüphesiz bu (anlatılanlar), önceki kitaplarda, İbrahim ve Musa’nın kitaplarında da vardır.

Continue ReadingSEKSENYEDİNCİ SÛRE el-A’LÂ (YÜCE)

SEKSENALTINCI SÛRE et-TÂRIK (SABAH YILDIZI)

Bismillâhirrahmânirrahim

1,2,3,4. Gökyüzüne ve târıka (sabah yıldızına) yemin ederim. Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin? (O, karanlığı) delen yıldızdır. Hiçkimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın.

5,6,7,8. İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı. (O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar. İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kadirdir.

9,10. Gizlenenlerin ortaya döküldüğü günde insan için ne bir güç ne de bir yardımcı vardır.

11,12,13,14,15,16,17. Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur’an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).

Continue ReadingSEKSENALTINCI SÛRE et-TÂRIK (SABAH YILDIZI)

SEKSEDÖRDÜNCÜ SÛRE el-İNŞİKAK (GÖĞÜN YARILMASI)

Bismillâhirrahmânirrahîm

1,2. Gök yarıldığı, Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği zaman,

3,4,5. Yer dümdüz edildiği, içinde bulumanları atıp boşaldığı ve Rabbini dinleyip O’na hakkıyla itaata mecbur kılındığı vakit (insanoğlu yaptıkları ile karşılaşır).

6. Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin; sonunda O’na varacaksın.

7. Kimin kitabı sağından verilirse,

8. Kolay bir hesapla hesaba çekilecek;

9. Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.

10,11,12,13. Kimin de kitabı arkasından verilirse, derhal yok olmayı isteyecek; alevli ateşe girecek. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.

14. O hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sandı.

15. Oysa gerçekten Rabbi O’nu görüyordu.

16,17,18,19. Hayır! Şafağa, geceye ve onda basan karanlığa, dolunay olmuş aya yemin ederim ki, halden hale geçersiniz.

20. Böyleyken onlar acaba neden iman etmezler?

21. Onlar kendilerine Kur’an okununca secde de etmezler?

22. Aksine, kâfirler yalanlıyorlar.

23. Halbuki Allah onların gizlediği şeyleri çok iyi bilir.

24. (Resûlüm!) Onlara acı azabı müjdele!

25. İman edip sâlih amel işleyenler başkadır; onlar için arkası kesilmeyin bir mükâfat vardır.

Continue ReadingSEKSEDÖRDÜNCÜ SÛRE el-İNŞİKAK (GÖĞÜN YARILMASI)

SEKSENÜÇÜNCÜ SÛRE el-MUTAFFİFÎN (Ölçü ve tartılarda hile)

Bismillâhirrahmânirrahîm

1,2,3. İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!

4,5,6. Onlar düşünmezler mı ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.

7. Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn’de olmaktır.

8. Siccîn nedir, bilir misin?

9. (O günahkârların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.

10. O gün vay haline yalancıların!

11. Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.

12. O’nu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.

13. Böyle birine âyetlerimiz okununca “Eskilerin masalları” derdi.

14. Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştik.

15. Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O’nu görmekten) mahrum kalmışlardır.

16. Sonra onlar cehenneme girerler.

17. Sonra onlara: “İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur” denilir.

18. Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn’dadır.

19. İlliyyûn nedir, bilir misin?

20. (O İlliyyûn’daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır.

21. O kitabı, Allah’a yakın olanlar görür.

22. İyiler kesinkes cennettedir.

23. Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

24. Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.

25. Kendilerine mühürlü hâlis bir içki sunulur.

26. Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.

27. Karışımı Tesnîm’dendir.

28. (O Tesnîm’dendir Allah’a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.

29. Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.

30. Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.

31. Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.

32. Müminleri gördüklerinde: “Şüphesiz bunlar sapıtmış” derlerdi.

33. Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.

34. İşte o gün (ahirette) de iman edenler kâfirlere gülerler.

35. Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

36. Kâfirler, yaptıklarının cezasını buldular mı! (Elbette buldular.)

Continue ReadingSEKSENÜÇÜNCÜ SÛRE el-MUTAFFİFÎN (Ölçü ve tartılarda hile)

SEKSENİKİNCİ SÛRE. el İNFİTAR. ( YARILMAK)

Bismillâhirrahmânirrahîm

1,2,3,4,5. Gökyüzü yarıldığı, yıldızlar döküldüğü, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman, insanoğlu (yapıp) gönderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar.

6,7,8. Ey insan! Seni yaratıp seni düzgün ve dengeli kılan, seni istediği bir şekilde birleştiren, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?

9,10,11,12. Hayır! Bütün bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır, onlar, yapmakta olduklarınızı bilirler.

13,14,15,16. İyiler muhakkak cennette, kötüler de cehennemdedirler. Ceza gününde oraya girerler. Onlar (kâfirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.

17,18,19. Ceza günü nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza günü? O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün iş Allah’a kalmıştır.

Continue ReadingSEKSENİKİNCİ SÛRE. el İNFİTAR. ( YARILMAK)

SEKSENBİRİNCİ SÛRE et-TEKVİR (GÜNEŞİN DÜRÜLMESİ)

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.Güneş katlanıp dürüldüğünde,

2. Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,

3. Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,

4. Gebe develer salıverildiğinde,

5. Vahşi hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,

6. Denizler kaynatıldığında,

7. Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,

8,9. Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda,

10. (Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,

11. Gökyüzü sıyrılıp alındığında,

12,13. Cehennem tutuşturulduğunda ve cennet yaklaştırıldığında,

14. Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.

15,16. Hayır! Akıp giden, bir kaybolup bir etrafı aydınlatan yıldızlara andolsun,

17. Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun,

18. Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,

19.20. O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi (Allah’ın) katında itibarlı bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

Continue ReadingSEKSENBİRİNCİ SÛRE et-TEKVİR (GÜNEŞİN DÜRÜLMESİ)

YETMİŞDOKUZUNCU SÛRE en-NÂZİ’ÂT (SÖKÜP ÇIKARANLAR)

Bismillâhirrahmânirrahîm

1,2,3,4,5. Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;

6,7,8,9. Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözler yorgun düşer.

10,11. “Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?” derler.

12.”O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur” dediler.

13. Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.

14. Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.

Continue ReadingYETMİŞDOKUZUNCU SÛRE en-NÂZİ’ÂT (SÖKÜP ÇIKARANLAR)

YETMİŞ ALTINCI SÛRE. el-İNSÂN.

Bismillâhirrahmânirrahîm
1. İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?
2.Gercek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye,kendisini işitir ve görür kıldık.
3. Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
4. Doğrusu biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.
5. İyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehden (cennet şarabı) içerler.
6. (Bu,) Allah’ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır.
7. O kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkarak verdikleri sözü yerine getirirler.
8. Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
9. “Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.”
10.”Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimizden ( O’nun azabına uğramaktan) korkarız” (derler).
11. İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine)
sevinç verir.
12. Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder.
13. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.

14. (Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur.
15,16. Yanlarında, gümüş kaplar ve billûr kâselerle, gümüş beyazlığında ( billûr gibi) şeffaf kupalarla dolaşılır ki, sâkiler bunu (cennet şarabını) ölcüsüzce tayin ve takdir ederler.
17. Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır.
18.(Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebîl denir.
19. O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmeler dolaşır ki, onları gördüğünde,etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın.
20.Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.
21. Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.
22. (Onlara şöyle denir:) bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.
23. (Resûlüm!) kur’an’ı sana biz, evet biz indirdik.
24. Artık Rabbinin hükmüne (boyun eğip) sabret; onlardan hiçbir gühahkâra,yahut hiçbir nanköre boyun eğme.
25. Sabah akşam Rabbinin ismini yâdet.
26. Gecenin bir kısmında O’na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O’nu tesbih et.
27. Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü ( ahireti) ihmal ediyorlar.
28. Onları biz yarattık; onların yaratılışını sapsağlam yaptık. Dilediğimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.
29. Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
30. Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
31. O, dilediğini rahmetine dahil eder. Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazırlamıştır.

Continue ReadingYETMİŞ ALTINCI SÛRE. el-İNSÂN.

YETMİŞBEŞİNCİ SÛRE. el-KIYÂME

YETMİŞBEŞİNCİ SÛRE. el-KIYÂME

Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Kıyamet gününe yemin ederim.
2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).
3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.
6. “Kıyamet günü ne zamanmış?” diye sorar.
7,8,9. İşte, göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
10. O gün insan, “Kaçacak yer neresi!” diyecektir.
11. Hayır, hayır! ( Kaçıp) sığınacak yer yoktur!
12. O gün varıp duracak yer, sadece Rabbbinin huzurudur.
13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
14. Artık insan, kendi kendinin şahididir.
15. İsterse özürlerini sayıp döksün.
16.(Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
17. Şüphesiz onu, toplamak ( senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.
18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.
19. Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir.
20,21. Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz.
22. Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.
23. Rablerine bakacaklardır ( O’nu göreceklerdir).
24. Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;
25. Kendilerinin,bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılıcağını sezeceklerdir.
26. Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,
27.”Tedavi edebilecek kimdir?” denir.
28. (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
29. Ve bacak bacağa dolaşır.
30. İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur.
31. İşte o, (Peygamber’in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
32. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.
33. Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.
34. Lâyıktır (o azap) sana, lâyık!
35. Evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık!
36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!
37. O,(döl yatağına) akıtılan metninin içinden bir nutfeden (sperm) değilmiydi?
38. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.
39. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.
40. Peki (bunları yapan) Allah’ın,ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mı?

 

Continue ReadingYETMİŞBEŞİNCİ SÛRE. el-KIYÂME

İNSAN HZ. ÂDEM’İN İKİ OĞLU VE İSLÂM

İNSAN. Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.(-2/30)

Sizi bir tek candan (Âdem’den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva’yı) yaratan O’dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). O’nu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah’a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.(-7/189)

İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emin beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.(-1,2,3,4,5.)

HZ. ÂDEM’İN İKİ OĞLU.

Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Diğeri de “Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder” dedi (ve ekledi:)(-5/27)

“Anddolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”(-5/28)

“Ben istiyorum ki, sen hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur.”(-5/29)

Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu.(-5/30)

İSLÂM.

Allah nezdinde hak din İslâm’dır. Kitap verilenler,kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.(-3/19)

De ki: Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.(-3/32)

Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ile İmrân ailesini seçip âlemlere üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir.(-3/33,34.)

İbrahim, ne Yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi.(-3/67)

Kim, İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.(-3/85)

…..Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim. …..(-5/3)

Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.(-6/125)

Allah kimin gönlünü İslam’a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil mıdır? Allah’ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.(-39/22)

Continue ReadingİNSAN HZ. ÂDEM’İN İKİ OĞLU VE İSLÂM

End of content

No more pages to load