N A M A Z

Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.(-2/3)

Namazı tam kılın, zekatı hakkıyla verin, rükü edenlerle beraber rükü edin.(-2/43)

Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.(-2/45)

Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin” diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.(-2/83)

Namazı kılın, zekatı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah’ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.(-2/110)

Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki bende sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!(-2/152)

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki,Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır.( Allah’ın rizasını gözeterek) yakınlara, yetimlere,yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar,zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!(-2/177)

İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekat verenler var ya, onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.(-2/277)

Sizin dostunuz(veliniz) ancak Allah’tır, Resülüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar,zekatı verirler.(-5/55)

Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık(bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?(-5/91)

Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız(cinsi birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve(dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size(ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.(-5/6)

Ey iman edenler! Siz sarhoş iken –ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp iken de –yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. (-4/43)

De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir. (6/162)

Onların Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir.(Ey kafirler!) İnkar etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın!(-8/35)

Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl. (-20/14)

Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç takva iledir. (-20/132)

Onlar, ne ticaret ne de ve alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak-bullak olduğu bir günden korkarlar.(-24/37)

(Resulüm!) Sana vahyedilen kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir. (-29/45)

Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde),sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur. (-30/17,18)

Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. (-62/9)

Namaz kılınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lutfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz. (-62/10)

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kafirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanınızdır. (-4/101)

Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazı kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kafirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.(-4/102)

Continue ReadingN A M A Z

YOK EDİLEN KÖYLER ŞEHİRLER VE MİLLETLER

Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi? Onları, sizi yerleştirdiğimiz bir şekilde yeryüzüne yerleştirmiş, gökten bol yağmur yağdırmış, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından ötürü yok ettik ve ardlarından başka bir nesil yetişdirdik.(-6/6)

Biz nice kasabaları yok etmişizdir! Geceleyin veya gündüz uykularında iken baskınımıza uğramışlardır. (-7/4)

And olsun ki, sizden önce nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmişken, haksızlık ederek inanmadıkları zaman yok etmiştik. İşte biz suçlu milleti böyle cezalandırırız. (-10/13)

Sonra da, nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık(onların yerine sizi getirdik).(-10/14)

Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helak etmez. (-11/117)

Helak ettiğimiz hiçbir ülke  yoktur ki hakkında(bizce) bilinen bir yazgı olmasın. (-15/4)

Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez. (-15/5)

Ne kadar ülke varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helak edecek veya en çetin bir şekilde azaplandıracağız. Bu, Kitap’ta(lehv-i mahfuzda) yazılıdır. (-17/58)

Zalim olan nice beldeyi kırıp geçirdik! Arkasından da nice başka topluluklar vücuda getirdik.

Helak ettiğimiz bir belde için artık(yeniden mamur olmak) imkansızdır! Çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir.(-21/95)

Nitekim, birçok memleket vardır ki, o memleket(halkı) zulmetmekte iken, biz onları helak ettik. Şimdi o ülkelerde duvarlar, çökmüş tavanların üzerine yıkılmıştır. Nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve(ıssız kalmış) ulu saraylar vardır.(-22/45)

Bunun üzerine Musa’ya: Asan ile denize vur! Diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı(on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.(-26/63)

Ötekilerini de oraya yaklaştırdık. (-26/64)

Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. (26/65)

Sonra ötekilerini suda boğduk. (26/66)

Nuh: Rabbim! Dedi, kavmim beni yalancılıkla suçladı. (26/117)

Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık. (26/119)

Sonra da geri kalanları suda boğduk. (26/120)

Ad (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. (26/123)

…biz de kendilerini helak ettik.  … (26/139)

Semud (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. (26/141)

Bunun üzerine onları azap yakaladı. … (26/158)

Lut (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. (26/160)

Sonra diğerlerini helak ettik. (26/172)

Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki …Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!(-26/173)

Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı. (-26/176)

…,kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi.  … (-26/189)

Biz hiçbir memleketi, öğüt vermek üzere ( gönderdiğimiz) uyarıcıları(peygamberleri) olmadan yok etmemişizdir. Biz zalim değiliz. (-26/208,209)

Biz, refahından şımarmış nice memleketi helak etmişizdir.İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir.Onlara biz varis olmuşuzdur. (-28/58)

Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezine göndermedikçe,o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir. (-28/59)

Görmedin mi, Rabbin ne yaptı ad kavmine! Direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semud kavmine, kazıklar (çadırlar,ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir. (-89/6:14)

Continue ReadingYOK EDİLEN KÖYLER ŞEHİRLER VE MİLLETLER

GÜNEŞ, AY , YILDIZLAR VE DÜNYA

O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra, semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. O, her şeyi hakkıyle bilendir. (-2/29)

O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece “OL!” der, o da hemen oluverir. (-2/117)

O, sabahı aydınlatır. O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu, aziz olan, pek iyi bilen Allah’ın takdiridir. (-6/96)

O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Gerçekten biz, bilen bir toplum için ayetleri geniş geniş açıkladık. (-6/97)

Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüzü bürüyüp örten! Güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır. Bilesinizki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (-7/54)

Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dört’ü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekun savaşırlarsa siz de onlara karşı topyekun savaşın ve bilin ki Allah sakınanlarla beraberdir. (-9/36)

Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O’dur. Allah bunları ancak bir gerçeğe binaen yaratmıştır. O, bilen bir kavme ayetlerini açıklamaktadır. (-10/5)

Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş’a istiva eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır. Her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. (-13/2)

Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O’dur.Geceyi de gündüzün üzerine O örter. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır.(-13/3)

O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah’ın emri ile hareket ederler.Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır.(-16/12)

Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı.(-16/15)

Yedi gök,yer ve bunlarda bulunan herkes O’nu tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur. Ne varki siz, onların tesbihini   anlamazsınız. O, halimdir, bağışlayıcıdır. (-17/44)

İnkar edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları biri birinden koparmamızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı? (-21/30)

Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık! Ta ki maksatlarına ulaşsınlar.(-21/31)

Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler. (-21/32)

O, geceyi, gündüzü,güneşi, ayı…yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.(-21/33)

(Resulüm!) Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vadinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (-22/47)

Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir. (-25/61)

Dağları yerinde donmuş gibi görürsün, oysa onlar bulutlar gibi geçerler. Bu her şeyi sağlam tutan Allah’ın işidir. (-27/88)

Allah’ın geceyi gündüze ve gündüzü geceye kattığını, her biri belirli bir süreye kadar hareket edecek olan güneşi ve ayı buyruk altında tuttuğunu! Allah’ın yaptıklarınızdan haberdar olduğunu bilmez misin?(-31/29)

Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O’nun nezdine çıkar. (-32/5)

Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer,üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir. (-35/1)

Rüzgarları gönderip de bulutu harekete geçiren Allah’tır. Biz onu ölü bir bölgeye göndeririz de ölümünden sonra toprağa onunla hayat veririz. Ölülerin yeniden diriltilmesi de böyle olacaktır. (-35/9)

Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin icine sokar! Güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah’tır. Mülk O’nundur. O’nu bırakıpta kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna bile sahip değillerdir. (-35/13)

Gece de onlar için bir ibret alametidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler.(-36/37)

Ay için de birtakım menziller(yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi(hilal) olur da geri döner. (-36/39)

Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler. (-36/40)

De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkar edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir. (-41/9)

O, yeryüzünde sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde(mevsim) isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti. (-41/10)

Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemiyerek, gelin! Dedi. İkisi de”İsteyerek geldik”dediler.(-41/11)

Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semayı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, aziz, alim Allah’ın takdiridir. (-41/12)

O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. ……(-42/11)

Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar. O, her şeyi bilendir. (-42/12)

Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz elbette genişleticiyiz. (-51/47)

Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allah’ın gökten indirmiş olduğu rızıkta(yağmurda) ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgarları değişik yönlerden estirmesinde, aklını kullanan toplum için dersler vardır. (-45/5)

Continue ReadingGÜNEŞ, AY , YILDIZLAR VE DÜNYA

İNSANIN HİZMETİNE SUNULAN VARLIK VE İMKANLAR

O,yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı.Sonra semaya yöneldi,onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi.O herşeyi hakkıyla bilendir.(-2/29)

Allah’tır ki,gökleri ve yeri yarattı,gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyvalar çıkardı! İzni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi! Nehirleride sizin için akıttı. (-14/32)

Düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı!geceyi ve gündüzüde istifadenize verdi. (-14/33)

Hayvanları da O yarattı.Onlarda sizin için ısıtıcı ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz. (-16/5)

Atları, katırları,eşekleri binmeniz ve ziynet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır. (-16/8)

Gökten suyu indiren O’dur.Ondan hem size içecek vardır, hemde havanlarınızı otlatacağınız bitkiler. (-16/10)

Su sayesinde sizin için ekinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir. İşte bunlarda düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır. (-16/11)

O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlarda Allah’ın emri ile hareket ederler.Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır. (-16/12)

İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O’dur.Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun. (Bütün bunlar) O’nun Lutfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir. (-16/14)

Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı. (-16/15)

Göğün boşluğunda emre boyun eğdirilmiş olarak uçuşan kuşları görmediler mi? Onları orada Allah’tan başkası tutamaz. Kuşkusuz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır. (-16/79)

Biz gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık.Onlar ise gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler.(-21/32)

Biz, büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin)işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerinde dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban ediniz).Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık(canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin,hem de ihtiyacını gizleyen- gizlemeyen fakirlere yedirin.İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik. (-22/36)

Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır……(22/37)

Görmedinmi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir. (-22/65)

Dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi? İman eden bir kavim için elbette bunda bir çok ibretler vardır. (-27/86)

İki deniz birbirine eşit olmaz.Bu tatlıdır,susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu da tuzludur, acıdır (boğazı yakar).Hepsinden de taze et (balık) yersiniz ve giyeceğiniz süs eşyası çıkarırsınız. … (-35/12)

Görmedin mi Allah gökten su indirdi. Onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan (geçen) beyaz, kırmızı,değişik renklerde ve simsiyah yollar(yaptık).(-35/27)

Biz, yeryüzünde nice nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar fışkırttık. (-36/34)

Allah, kimine binesiniz, kimini yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır.(-40/79)

O, size yeri beşik kılmış ve doğru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar yaratmıştır.(-43/10)

O göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından size boyun eğdirmiştir. Elbette düşünen bir toplum için ibretler vardır.(-45/13)

Rahman Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona açıklamayı öğretti.(-55/1:4)

Güneş ve ay bir hesaba göredir.(-55/5)

Bıtkiler ve ağaçlar secde ederler.(-55/6)

Göğü Allah yükseltti ve nizamı O koydu.(-55/7)

Sakın dengeyi bozmayın.(-55/8)

Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.(-55/9)

Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.(-55/10)

Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.(-55/11)

Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.(-55/12)

O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? (-55/13)
Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir? (-56/58)

Onu sizmi yaratıyorsunuz yoksa yaratan bizmiyiz? (-56/59)

Şimdi bana, ektiğinizi haber verin. (-56/63)

Onu sizmi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? (-56/64)

Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? (-56/68)

Buluttan onu sizmi indirdiniz, yoksa indiren bizmiyiz? (-56/69)

Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi? (-56/70)

Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi, (-56/71)

Onun ağacını sizmi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? (-56/72)

Biz onu bir ibret ve çölden gelipgeçenlerin istifadesi için yarattık. (-56/73)

Biz yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? (-78/6,7)

Sizi çifter çifter yarattık. (-78/8)

Uykunuzu bir dinlenme kıldık. (-78/9)

Geceyi bir örtü yaptık. (-78/10)

Gündüzü de çalışıp kazanma zamanı yaptık. (-78/11)

Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina ettik. (-78/12)

(Orada)Alev alev yanan bir kandil yarattık. (-78/13)

Size tohumlar, bitkiler, sarmaş dolaş olmuş bağlar ve bahçeler yetiştirmek için üstüste yığılıp sıkışan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik. (-78/14:16)

Semada da rızkınız ve size vadedilen şeyler vardır. (-51/22)

Continue ReadingİNSANIN HİZMETİNE SUNULAN VARLIK VE İMKANLAR

İNSANIN YARADILIŞI

Hatırlaki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanımı halife kılıyorsun? dediler.Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim,dedi. (-2/30)

Sizi bir tek candan yaratan, ondanda yanında huzur bulsun diye eşini yaratan O’ dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi. Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği agırlaşınca, Rableri Allah’a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız diye dua ettiler.(-7/189)

Ey insanlar! eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz,şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan(aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları(önce)belirsiz,(sonra) belirlenmiş canlı et parçasından yarattık ki size(kudretimizi)gösterelim.Ve dilediğimizi belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz! sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için(sizi büyütürüz).İçinizden kimi vefat eder! yine içinizden kimi de ömrün en verimsiz çağına kadar götürülür! ta ki bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hale gelsin. . . .(-22/5)

Ölüden diriyi,diriden de ölüyü O çıkartıyor! yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor.İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.(-30/19)

Sizi topraktan yaratması,O’nun( varlığının) delillerindendir.Sonra siz (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz.(-30/20)

O ki,yarattığı her şeyi güzel yaratmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.(-32/7)

Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş,ona kendi ruhundan üflemiştir.Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır.Ne kadar az şükrediyorsunuz!(-32/9)

Allah sizi topraktan, sonra meniden yarattı. Sonra sizi çiftler kıldı. O’ nun bilgisi olmadan hiç bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Bir canlıya ömür verilmeside, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır. Şüphesiz bunlar, Allah’a kolaydır. (-35/11)

Allah sizi bir tek nefisten yarattı, sonra ondan eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah’ tır. …(-39/6)

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. (-50/16)

İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı. (o su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar. İşte Allah insanı tekrar yaratmayada kadirdir. (-86/5:8)

İncire, zeytine,Sina dağına ve şu emin beldeye yemin ederimki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. (-95/1:5)

İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır? (-75/3)

Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. (-75/4)

Continue ReadingİNSANIN YARADILIŞI

ALLAHIN VARLIĞININ DELİLLERİ

Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş’a istiva eden, güneşe ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır. (Bunların)her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız çin her işi düzenleyip ayetleri açıklamaktadır. (-13/2)
Gökten suyu indiren O’dur. Ondan hem size içecek vardır, hem de hayvanlarınızı otlatacağınız bitkiler.
(-16/10)

(Allah) su sayesinde sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir.İşte bunlarda düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır.(-16/11)

O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi.Yıldızlar da Allah’ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır. (-16/12)

İçinden taze et(balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O’dur.
Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun.(Bütün bunlar) O’nun lutfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir. (-16/14)

Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı. (-16/15)

Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır. Zira size, onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (gelen), içenlerin boğazından kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz. (-16/66)

Rabbin balarısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler(kovanlar) edin. Sonra meyvelerin herbirinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet(bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır. (16/68)

Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz,(sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim. Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi çağınıza ulaşmanız için (sizi büyütürüz). İçinizden kimi vefat eder; yine içinizden kimi de ömrün en verimsiz çağına kadar götürülür; ta ki bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hale gelsin. Sen, yeryüzünü de kupkuru ve ölü bir halde görürsün; fakat biz, üzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır ve her çeşitten (veya çiftten) iç açıcı bitkiler verir. (-22/5)

Gece de onlar için bir ibret alametidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler. (-36/37)

Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar(döner). İşte bu, aziz ve alim olan Allah’ın takdiridir.(-36/38)

Ay için de bir takım menziller (yörüngeler) tayin ettik.Nihayet o, eğri hurma dalı gibi(hilal)olur da geri döner. (-36/39)

Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir.Her biri bir yörüngede yüzerler.(-36/40)

Onların zürriyetlerini dopdolu bir gemide taşımamız da onlar için büyük bir ibrettir. (-36/41)

Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder. (-42/30)

Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler)de O’nun (varlığının) delillerindendir. (-42/32)

Dilerse O, rüzgarı durdurur da,onun (denizin) üstünde kalakalırlar.Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.(-42/33)

Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi? (-56/57)

Söyleyin öyleyse ,(rahimlere) döktüğünüz meni nedir? (-55/58)

Onu sizmi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? (-56/59)

Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz. (-56/60)

Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir alemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik) . (56/61)

Şimdi bana, ektiğinizi haber verin. (-56/63)

Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? (-56/64)

Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. (-56/65)

“Doğrusu borç altına girdik.(-56/66) Daha doğrusu, biz yoksul kaldık” (derdiniz).(-56/67)

Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? (-56/68)

Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? (-56/69)

Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi? (-56/70)

Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi, (-56/71)

Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? (-56/72)

(insanlar) devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?(-88/17:20)

Continue ReadingALLAHIN VARLIĞININ DELİLLERİ

KIYAMET KOPTUĞU GÜN MEYDANA GELECEK OLAYLAR (2011)

Göğün sarsıldıkça sarsıldığı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak. 52/9,12

Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve “süregelen bir sihir”derler. 54/1,2

Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, O çağırana koşarak kabirlerinden çıkarlar, inkârcıların: “Bu, zorlu gündür”derler. 54/7,8

Gök yarılıpta, gül gibi kızardığı, yağ gibi eridiği zaman haliniz nice olur? 55/37

Ey inananlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, sizde üç sınıf olursunuz. 56/4,7

Sur’a bir üfürülüş üfürüldüğü, yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla bir birine çarpıldığı zaman, işte o gün olacak olur, kıyamet kopar, 69/13,15

Gök yarılır, o gün düzeni bozulur. 69/16

Gök, o gün erimiş maden gibi olur, 70/8

Dağlarda atılmış pamuğa döner. 70/9

Kıyametin koptuğu gün, yeryüzü ve dağlar sarsılır; dağlar yumuşak kum yığını haline gelir. 73/14

Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan “kaçacak yer nerede?” der. 75/7,10

Yıldızların ışığı giderildiği zaman, 77/8

Gök yarıldığı zaman, 77/9

Dağlar pamuk gibi atıldığı zaman, 77/10

Peygamberlere ümmetleri hakkında şahitlik vakitleri bildirildiği zaman. 77/11

Sur’a üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz, 78/18

Gökler kapı kapı açılacaktır,78/19

Dağlar yürütülüp serap olacaktır. 78/20

O gün bir sarsıntı sarsar, 79/6

Peşinden bir diğeri gelir, 79/7

O gün kalpler titrer, 79/8

İnsanların gözleri yere döner. 79/9

Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman, 81/1

Yıldızlar düşüp söndüğü zaman, 81/2

Dağlar yürütüldüğü zaman, 81/3

Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman, 81/4

Yabani hayvanlar bir araya toplatıldığı zaman, 81/5

Denizler kaynaştırıldığı zaman, 81/6

Canlar bedenlerle birleştirildiği zaman, 81/7

Kız çocuğunun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman, 81/8,9

Amel defterleri açıldığı zaman, 81/10

Gök yerinden oynatıldığı zaman,81/11

Cehennem alevlendirildiği zaman, 81/12

Cennet yaklaştırıldığı zaman, 81/13

İnsanoğlu önceden ne hazırladığını görecektir. 81/14

Gök yarıldığı zaman, 82/1

Yıldızlar dağıtılıp döküldüğü zaman, 82/2

Denizler kaynaştığı zaman, 82/3

Kabirlerin içi dışa çıktığı zaman, 82/4

İnsanoğlu ne yaptığını ve ne yapmadığını görür. 82/5

Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman- ki gök boyun eğecektir, 84/1,2

Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaltıldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman- ki yer boyun eğecektir- herkes yaptığını görecektir. 84/3,5

Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın:” Buna ne oluyor?” dediği zaman,99/1,2

Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür,99/7

Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür. 99/8

Continue ReadingKIYAMET KOPTUĞU GÜN MEYDANA GELECEK OLAYLAR (2011)

CENNET (2011)

Ehli;

-İnananlar ve yararlı işler yapanlar,

-Allah’a karşı gelmekten sakınanlar

-Rabbine karşı durmaktan korkanlar,

 -İyi hareket edenler,

-İyilik işlemekte önde olanlar

-Defterleri sağdan verilenler.

Mekan;

-Eni gökler ve yer kadar,

-Genişliği yerle göğün genişliği kadar.

 İklim;

-Yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk yoktur,

-Koyu gölgelikler vardır.

Süre;

Gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır.

Ölüm;

-İlk ölümden başka ölüm yoktur,

-Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır.

Eşler;

-Orada temiz eşler vardır,

-Yanlarında, el değmemiş, örtülü yumurta gibi, bakışlarını da yalnız erkeklerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır,

-Yanlarında, gözlerini eşlerine dikmiş, yaşıt güzeller vardır,

-Onları iri siyah gözlü hurilerle eşlendiririz,

-Onlara ceylan gözlü eşler veririz,

-Oralarda, bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş, daha önce ne insan ve ne de cinlerin dokunmamış olduğu eşler vardır, onlar yakut ve mercan gibidirler,

-Orada iyi huylu güzel kadınlar vardır,

-Çadırlar içinde ceylan gözlüler vardır. Onlara daha önce insanda, cinde dokunmamıştır,

-Biz ceylan gözlüleri defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onlar bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır,

-Göğüsleri tomurcuklaşmış yaşıt kızlar vardır.

Giysiler ve takılar;

-Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır, gümüş bileziklerle süslenmişlerdir,

-İnce ipekten ve parlak atlastan giyinerek karşılıklı otururlar,

-Orada altın bilezikler takınırlar, ince ve kalın ipeklerden yeşil elbiseler giyerek tahtlar üzerinde otururlar,

-Cennetlikler orada yeşil yastıklara ve harikulade işlemeli döşeklere yaslanırlar,

-Orada örtüleri parlak atlastan yataklara yaslanırlar,

-Sabırlarının karşılığı, cennet ve oradaki ipeklerdir.

Tutum ve davranışlar;

-Allahın rızası vardır,

-Gönüllerindeki kini çıkardık,

-Kardeştirler,

-Yorgunluk hissetmezler,

-Boş sözler değil, sadece esenlik veren sözler işitirler,

-En büyük korku bile onları üzmez,

-Ne bir yorgunluk ve ne de usanç gelecektir,

-Orada boş ve günaha sokacak, bir söz duymazlar. Sadece selama karşı selam sözü işitirler.

-Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır.

Yiyecek ve içecekler;

-Yiyecekleri devamlıdır,

-Rızıklarını sabah, akşam hazır bulurlar,

-Meyveler ve her istedikleri vardır,

-Diledikleri meyve ve etten bol bol verilir,

-Türlü, türlü meyveler, hurmalıklar, nar ağaçları,

-Salkımları sarkmış muz ağaçları,

-Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden, bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur,

-Temiz su ırmakları, tadı bozulmamış süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları,

-Ölümsüz gençler yanlarında baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.

Continue ReadingCENNET (2011)

CEHENNEM (2011)

 

Ehli:

-İnkâr edenler,

-Kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış olanlar,

-Allah’a karşı olanlar,

-Allah’a ve Peygamberine baş kaldıran ve yasalarını aşanlar,

-İnkâr edenler ve zalimler,

-İnkâr edenler ve ayetleri yalanlayanlar,

-Allah’a ortak koşanlar,

-İkiyüzlü erkek ve kadınlar ve inkârcılar,

-Bedbaht olanlar cehennemdedirler,

-Kâfirler,

-Ayetleri tartışarak bozmağa uğraşanlar,

-Tartıları hafif gelenler,

-Kıyamet saatini yalanlayanlar,

-Kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler,

-Allah’ın düşmanları,

-İyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah’tan başka tanrı benimseyenler,

-Sapıklar,

-Yalanlayanlar,

-Allah’a inanmayanlar,

-Defteri soldan verilenler.

Mekân:

-Cehennem ateşidir,

-Yedi kapısı vardır,

-İnkârcıların zindanıdır,

-Duvarları çepe çevre ateştir,

Süre:

-Onlar orada temellidirler,

-Rabbinin dilemesi bir yana, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklar.

Ölüm:

-Ölümlerine hükmedilmez ki ölsünler; kendilerinden cehennemin azabı da hafifletilmez,

-Azaba hiç ara verilmez,

-“Ey nöbetçi! Rabbin hiç değilse canımızı alsın” nöbetçi:”siz böyle kalacaksınız” der.

Görevliler:

-Görevlileri; Allah’ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren pek haşin meleklerdir,

-Orada 19 bekçi vardır,

-Cehennemin bekçilerini yalnız meleklerden kılmışızdır.

Cehennemin yakıtı:

-İnsanlar, taşlar ve cinlerdir,

-Allah’a karşı olanlar. İşte onlar ateşin yakıtlarıdır,

-Allahtan başkasına tapanlar cehennemin yakıtıdır,

-Ateşi ne zaman sönmeye yüz tutsa hemen alevini arttırırız.

Yiyecek ve içecekler:

-Doğrusu günahkârların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarında suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir,

-Doğrusu zakkum ağacından yiyeceksiniz,

-Karınlarınızı onunla dolduracaksınız,

-Onun üzerine kaynar su içeceksiniz. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz,

-Günahkârların yiyeceği olan kanlı irinden başka bir yiyeceği yoktur,

-Erimiş maden gibi yüzleri kavuran bir su kendilerine sunulur. Bu ne kötü bir içecek…

-İşte bu kaynar su ve irindir, artık onu tatsınlar.

Cehennemdekilere yapılanlar:

-Derileri her yanışında, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz,

-Onlar orada ah edip inlerler,

-İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır,

-Cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır,

-Biz onları Kıyamet günü yüzükoyun, körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz,

-Suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz,

-O’nu inkâr edenlere, ateşten elbiseler kesilmiştir, başlarına da kaynar su dökülür de bununla karınlarındakiler ve derileri eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir,

-Orada, uğradıkları gamdan ne zaman çıkmak isteseler her defasında oraya geri çevrilirler:”yakıcı azabı tadın” denir,

-Ateş onların yüzlerini yakar, dişleri sırıtıp kalır,

-Elleri boyunlarına bağlanarak, dar bir yerden atıldıkları zaman orada yok olup gitmeyi isterler,

-“Bir kere yok olmayı değil, birçok defa yok olmayı isteyin” denir,

-Cehennemde yüzükoyun toplanacak olanlar, işte onların yerleri en kötü ve yolları da en sapıktır,

-İşte o gün ağızlarını mühürleriz, Bizimle elleri konuşur, ayakları da yaptıklarına şahitlik eder,

-Boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülür, sonra ateşte yakılırlar,

-Kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları hakkında onların aleyhinde şahitlik ederler,

-Azaba hiç ara verilmez, onlar orada tamamen umutsuzdurlar,

-Biz onlara zulmetmedik, ama onlar zalim kimselerdir,

-İlgililere şöyle buyrulur:

“onu alın bağlayın”

“Sonra cehenneme yaslayın”

-“Sonra onu boyu yetmiş arşın olan zincire vurun”

-“Çünkü o yüce Allah’a inanmazdı”

-“Yoksulun yiyeceği ile ilgilenmezdi”

Continue ReadingCEHENNEM (2011)

TUZAK (2007)

11 nci Cumhurbaşkanı seçimi 26 nisan 2007 tarihinde başlamış ve bir ay içinde tamamlanması beklenirken yapılamamış ve erken millet vekili seçimine gidilmiştir.

Muhalefet, bir sene öncesinden milletvekili seçimlerinin öne alınarak dört senede bir yapılmasını istemiş,dayatmış başarılı olamayınca var gücü ile Cumhurbaşkanı seçimini yandaşları ile birlikte engellemeye yönelmiştir.

Cumhurbaşkanı seçimi konusunda CHP, Silahlı kuvvetleri, Yargıyı,YÖK ü ve sol görüşlü bilinen sivil toplum kuruluşlarını,halkımızın mayasını bir türlü kavrayamayan,kendisine laik diyen aslında saptırılmış laik bütün kesimleri kendi saflarına çekmeyi başarmıştır.

Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turuna katılmayan CHP, bir milletvekilini Mecliste bulundurmuş, bu zat oylama yapılır yapılmaz seçim tutanağını ANAYASA MAHKEMESİNE göz açıp kapayıncaya kadar süratle ulaştırmıştır.

27 Nisan sabahı erken saatlerde Genkur.sitesinde bir yazı yayınlanarak kamuoyuna saygı ile duyurulmuştur.

Bu bildiride özetle şu cümleler yer almıştır:

TC.Devletinin temel değerlerini aşındıran çevrelerin bunları yeniden tanımlamak istedikleri,

Milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip ettikleri,

Halkın kutsal din duygularını istismar ettikleri,

Devlete meydan okudukları,

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında Kur’an okuma yarışı tertipledikleri,baskı sonunda bunun iptal edildiği,

O saatte yatakta olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağdışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarına Şanlı Urfa’da koro halinde ilahiler okutulduğu,

Cumhuriyetin karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındıran irticai anlayışın faaliyetlerinin kapsamının genişletildiği,

Devletin Anayasamızdaki temel niteliklere sahip çıkması gereği,

Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunun davranışlara yansıtılması,

Cumhurbaşkanı seçiminin laikliğe odaklanmış olması ve bunun Silahlı Kuvvetler tarafından endişe ile izlendiği,

Silahlı Kuvvetler bu tartışmalarda taraf ve laikliğin kesin savunucusu olduğu,

Ne mutlu türküm diyene karşı çıkan herkes,Türkiye Cumhuriyetinin düşmanı olduğu ve böyle kalacağı

Silahlı Kuvvetlerin bu nitelikleri korumak için kendisine kanunlarla verilmiş görevleri yerine getireceği.

Genkur.Bşk. lığının açıklaması büyük bir gazetede hükümete karşı bir tutum olarak algılanmış,yadırgatıcı bulunmuş ve zamanlamasının manidar olduğu belirtilmiştir.

Cumhurbaşkanı seçimi yapılabilmesi için toplantı sayısının 367 olması gerektiğini ileri süren ve dayatan CHP ve aynı tutum ve davranışı daha önce benimsemiş olan YÖK, ertesi gün Genel Kurmayın desteğini arkasında bulmuştur.

Askerin bir siyasi partiye arka çıkması çok hazindir.Siyasetin içinde olduğu gerçeğini dosta düşmana açıkça yansıtmaktadır.Bunun acısını yaşamış olan yaşlılarımız siyasetin kışlaya , camiye ve okula sokulmamasını daima vurgulamışlardır.Cumhuriyetin temel niteliklerini, özellikle laikliğin korunması görevi kanunlarımızda yargı organlarına verilmiştir.

367 konusunu Anayasa mahkemesi incelemiş, Anayasayı ve kanunları hiçe sayarak Meclis içtüzüğüne atfen”İDARİ EYLEM” olarak görmüş, 367 sayısını kabul ve ilan etmiştir.Bu sebeple Cumhurbaşkanı seçimi yapılamamıştır.Milletvekili seçimleri erkene alınarak yapılmış, AKP nin eski adayı Abdullah Gül, CHP nin ve yandaşlarının bütün dayatmalarına rağmen Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

-3/54(56) (Yahudiler) Tuzak kurdular! Allah da onların tuzaklarını bozdu.Allah tuzak kuranların hayırlısıdır.

-8/30(179) Hatırla ki, kafirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni(yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı.Onlar tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu.Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.

-13/42(253) Onlardan öncekiler de (peygamberlerine) tuzak kurmuşlardı: halbuki bütün tuzaklar Allah’a aittir.

-14/46(260) Hilelerinin cezası Allah katında (malum) iken, onlar tuzaklarını kurmuşlardı.Halbuki,onların hileleriyle dağlar yerinden gidecek değildir.

-14/47(260) O halde, sakın Allah’ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma.Çünkü Allah mutlak üstündür, kimsenin yaptığını yanına bırakmaz.

-27/48(380) O şehirde dokuz kişi (elebaşı) vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.

27/49(380) Allah’a and içerek birbirlerine şöyle dediler.Gece ona ve ailesine baskın yapalım, sonrada velisine:”biz ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz” diyelim.

-27/50(380) Onlar böyle bir tuzak kurdular.Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik.

27/51(380) Bak işte , tuzakların akıbeti nice oldu: onları da kavimlerini de toptan helak ettik!

27/52(380) İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunlarda bir ibret vardır.

-27/53(380) İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.

SON SÖZ:

Bu trajik olayı ve yaratılan kaos ortamını Kur’an-ı Kerim’in yolunda olan sağduyulu aziz milletimizin takdirlerine sunarız.

Continue ReadingTUZAK (2007)

End of content

No more pages to load