CİNLER:

Cinler Allah'a ortak koştular. Oysa ki onları da Allah yaratmıştır. Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Haşa! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir. (-6/100) Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey Çin topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız"der.Onların, insanlardan olan dostları ise:"Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedi kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabb'in hikmet sahibidir, bilendir. (-6/128) Ey çin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mı! Derler ki: " Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.(-6/130) Cinleri de, daha önce, dumansız ateşten yatattık.(-15/27) Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi. (-27/39) Sabah gidişi bir aylık mesafe,akşam dönüşü yine bir ayllık mesafe olan rüzgarı da Süleyman'a(onun emrine ) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabb'inin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık. (-34/12)) Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azab içinde kalmazlardı.(-34/14) Hani cinlerden bir gurubu,Kuran'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'anı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) "Susun" demişler, Kur'anın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdir. (-46/29) Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekilerini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik. (-46/30) Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.(-46/31) Cinleri öz ateşten yarattı.(-55/15) Ey insan ve Çin! Sizin de hesabınızı ele alacağız. (-55/31) Hal bu iken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? (-55/32) Ey Çin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz.(-55/33) Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? (-55/34) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kuran'ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, doğru yola ileten harikulade güzel bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabb'imize asla ortak koşmayacağız. (-72/1,2) Hakikat şu ki, Rabbimizin şanı çok yücedir. O, ne eş ne de çocuk edinmiştir. (-72/3) Doğrusu bizim beyinsiz olanımız (iblis veya azgın cinler), Allah hakkında pek aşırı yalanlar uyduruyormuş. (-72/4) Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık. (-72/5) Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı. (-72/6) Onlarda sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardır.(-72/7) Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilere, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. (-72/8) Halbuki, (daha önce) biz onu bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyecek bir alev huzmesi buluyor. (-72/9) Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü Murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi? (-72/10) Gerçekten biz, - kimimiz salih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk. (-72/11) (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık…

Continue ReadingCİNLER:

MÜ’MİN

İman eden ve islam dinine inanan kimselerdir. Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; (-23/1) Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler; (-23/2) Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler; (-23/3) Onlar ki, zekatı verirler; (-23/4) Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; (-23/5) Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. (-23/6) Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. (-23/7) Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler; (-23/8) Ve onlar ki, namazlarına devam ederler. (-23/9) İşte, asıl bunlar varis olacaklardır; (-23/10) (Evet) Firdevs’e varis olan bu kimseler, orada ebedi kalıcıdırlar. (23/11) Allah ile birlikte bir ilah daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın. (-17/22) Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “of!” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. (-17/23) Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve:”Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse şimdi de sen onlara(öyle) rahmet et!” diyerek dua et. (-17/24) Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir.Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.(-17/25) Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. (-17/26) Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. (-17/27) Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan,hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle. (-17/28) Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma.Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun. (-17/29) Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, (onları) çok iyi görür. (-17/30) Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. (17/31) Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur. (-17/32) Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu veli de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır. (-17/33) Yetimin malına , rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir. (-17/34) Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir. (-17/35) Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur. (-17/36) Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin. (-17/37) Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin nezdinde sevimsizdir. (-17/38) İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilah edinme; sonra kınanmış ve (Allah’ın rahmetinden) uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın. (-17/39)

Continue ReadingMÜ’MİN

İMAN

-Allah’ın mevcudiyetini koşulsuz kabul etmek, O’nu sevmek ve Kur’an’ı Kerim yoluyla insanlara indirilenleri (vahyedilenleri) yerine getirmektir. Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, .meleklerine, .kitaplarına, .Peygamberlerine iman ettiler. “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır” dediler. (-2/285) İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, .Allah’a, .ahiret gününe, .meleklere, .kitaplara, .peygamberlere inanır. (Allah’ın rızasını gözeterek) .yakınlara, .yetimlere, .yoksullara, .yolda kalmışlara, .dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, .namaz kılar, .zekat verir. .Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. .Sıkıntı, .hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakiler ancak onlardır!

Continue ReadingİMAN

PEYGAMBERLER: Hz. MUHAMMED

Doğrusu biz seni Hak (Kur’an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu değilsin. (-2/119) Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab’ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik. (-2/151) Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygaberlerine iman ettiler. “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır” dediler. (-2/285) Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır. (-3/144) Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler. (-3/164) Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik! (-4/80) Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir. (-4/115) Ey insanlar! Resul size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin. Eğer inkar ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah’ındır. (O’nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur). Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir. /-4/170) Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kafirler topluluğuna rehberlik etmez. (-5/67) Resule düşen (vazife), ancak duyurmadır. Allah açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir. (-5/99) De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? (-6/50) Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygamber’e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber’e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nur’a (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır. (-7/157) De ki: Ey insanlar! Gercekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve ümmi Peygamber olan Resulüne-ki o, Allah’a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O’na uyun ki doğru yolu bulasınız. (-7/158) O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir. (-9/33) Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. (-9/128) Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. (-10/47) (De ki: bu Kitap) “Allah’tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi). Şüphesis ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müşdeleyiciyim. (-11/2) Halbuki sen…

Continue ReadingPEYGAMBERLER: Hz. MUHAMMED

PEYGAMBERLER : Hz. İSA

Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime’yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa’dır. Mesih’tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’ın kendisine yakın kıldıklarındandır.(-3/45) O, salihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara (peygamber sözleri ile) konuşacak. (-3/46) Meryem: Rabbim! Dedi, bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece”Ol!” der; o da oluverir. (-3/47) (Melekler, Meryem’e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevtat’ı, İncil’i öğretecek. (-3/48) O, İsrailoğullarına bir elçi olacak (ve onlara şöyle diyecek:) Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah’ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah’ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır. (-3/49) Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helal kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah’tan korkun, bana da itaat edin.(-3/50) Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O’na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur. (-3/51) İsa, onlardaki inkarcılığı sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? dedi. Havariler: Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah’a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız, cevabını verdiler.(-3/52) (Havariler:) Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber’e uyduk. Şimdi bizi (birliğini ve peygaberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz, dediler. (-3/53) (Yahudiler) tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır.(-3/54) Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim. (-3/55) İnkar edenler var ya, onları dünya ve ahirette şiddetli bir azaba çarptıracağım; onların hiç yardımcıları da olmayacak. (-3/56) İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükafatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez. (-3/57) (Resulüm!) Bu söylenenleri biz sana ayetlerden ve hikmet dolu Kur’an’dan okuyoruz. (-3/58) Allah nezdinde İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona “Ol!” dedi ve oluverdi. (-3/59) Bir de inkar etmelerinden ve Meryem’in üzerine büyük bir iftira atmalarından; (-4/156) Ve”Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. (-4/157) Bilakis Allah  onu (İsa’yı) kendi nezdine Kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir. (-4/158) Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır. (-4/159) Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Alah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa mesih, ancak Allah’ın resulüdür, (o) Allah’ın, Meryem’e ulaştırdığı “kün: Ol” kelimesi (nin eseri) dir, O’ndan bir ruhtur. (O’nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. “(Tanrı) üçtür” demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak…

Continue ReadingPEYGAMBERLER : Hz. İSA

PEYGAMBERLER : Hz. MUSA

Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.(-4/164) Bir zamanlar Musa, kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah’ın size (lütfettiği) nimetini hatırlayın; zira O, içinizden peygamberler çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı. Alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi. (-5/20) Ey kavmim! Allah’ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa  girin ve arkanıza dömeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz.(-5/21) Onlar şu cevabı verdiler: Ya Musa! Orada zorba bir toplum var; Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz. Eğer oradan çıkarlarsa biz de hemen gireriz.(-5/22) Korkanların içinden Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır. Eğer müminler iseniz Allah’a güvenin.(-5/23) “Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız” dediler.(-5/24) Musa: “Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını ayır” dedi.(-5/25) Allah,”Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme” dedi.(-5/26) Sonra onların ardından Musa’yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkar ettiler; bak ki, fesatçıların sonu ne oldu!(-7/103) Musa dedi ki: “Ey Firavun! Ben alemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygaberim.(-7/104) Allah hakkında gerçekten başkasını söylememek benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim; artık İsrailoğullarını benimle bırak!”(-7/105) (Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım.(-7/106) Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!(-7/107) Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.(-7/108) Firavunun kavminden ileri gelenler dediler ki: Bu çok bilgili bir sihirbazdır. Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne buyurursunuz?(-7/109,110) Dediler ki: Onu da kardeşini de beklet; Şehirlere toplayıcılar (memurlar) yolla. Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler.(-7/111,112) Sihirbazlar Firavun’a geldi ve: Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükafat var mı? dediler.(-7/113) (Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.(-7/114) (Sihirbazlar), Ey Musa sen mi (önce) atacaksın, yoksa atanlar biz mi olalım? Dediler.(-7/115) “Siz atın” dedi. Onlar atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir gösterdiler.(-7/116) Biz de Musa’ya, “Asanı at!” diye vahyettik. Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. (-7/117) Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.(-7/118) İşte Firavun ve kavmi, orada yenildi ve küçük düşerek geri döndüler.(-7/119) Sihirbazlar ise secdeye kapandılar.(-7/120) “Musa ve Harun’un Rabbi olan alemlerin Rabbine inandık” dediler.(-7/121,122) Firavun dedi ki:”Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!(-7/123) Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!” (-7/124) Onlar: Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin ayetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler. (-7/125,126) Firavun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: Musa’yı ve kavmini, seni ve tanrılarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi bırakacaksınız? (Firavun): “Biz onların oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakacağız. Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz”…

Continue ReadingPEYGAMBERLER : Hz. MUSA

PEYGAMBERLER: Hz. YUSUF

Bir zamanlar Yusuf, babasına(Ya’kub’a) demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederken gördüm.(-12/4) (Babası:) yavrucuğum! dedi, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.(-12/5) İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana(rüyada görülen) olayların yorumunu gösterecek ve daha önce ki atan İbrahim ve İshak’a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya’kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.(-12/6) Andolsun ki Yusuf ve kardeşlerinde,(almak) istiyenler için ibretler vardır.(-12/7) (Kardeşleri) dediler ki: Yusuf’la kardeşi(Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kalabalık bir cemaatiz. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanlışlık içindedir.(-12/8) (Aralarında dediler ki:) Yusuf’u öldürün veya onu(uzak) bir yere atın ki babanızın teveccühü yalnız size kalsın! Ondan sonra da(tevbe ederek) salih kimseler olursunuz!(-12/9) Onlardan biri: Yuduf’u öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın(götürsün), dedi.(-12/10) Dediler ki:”Ey babamız! Sana ne oluyor da Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun! Oysa ki biz onun iyiliğini istemekteyiz.(-12/11) Yarın onu bizimle beraber(kıra) gönder de bol bol yesin(içsin), oynasın. Biz onu mutlaka koruruz.”(-12/12) (Babaları) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer. Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korkarım.(-12/13) Dediler ki: Hakikaten biz(kuvvetli) bir topluluk olduğumuz halde, eğer onu kurt yerse, o zaman biz gerçekten aciz kimseler sayılırız.(-12/14) Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf’a: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar(işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.(-12/15) Akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.(-12/16) Ey babamız! Dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusuf’u eşyamızın yanında bırakmıştık.(Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.(-12/17) Gömleğinin üstünde sahte bir kan ile geldiler.(Ya’kub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size(kötü) bir işi güzel gösterdi. Artık(bana düşen) hakkıyla sabretmektir. Anlattığınız karşısında(bana) yardım edecek olan, ancak Allah’tır.(-12/18) Bir kervan geldi ve sucularını(kuyuya) gönderdiler, o da(gidip) kovasını saldı, (Yusuf’u görünce) “Müjde! İşte bir oğlan!” dedi. Onu bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir.(-12/19) (Kafile Mısır’a vardığında) onu değersiz bir paraya, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onlar zaten ona değer vermemişlerdi.(-12/20) Mısır’da onu satın alan adam, karısına dedi ki:”Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur. Veya onu evlat  ediniriz.” İşte böylece(Mısır’da adaletle hükmetmesi) ve kendisine(rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusuf’u o yere yerleştirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu(bunu) bilmezler.(-12/21) (Yusuf) ergenlik çağına erişince, ona(isabetle) hükmetme(yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükafatlandırırız.(-12/22) Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve “Haydi gel!”dedi. O da “(Haşa), Alah’a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!”(-12/23) Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için(delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlaslı kullarımızdandı.(-12/24) İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar.Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!(-12/25) Yusuf: “Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi”…

Continue ReadingPEYGAMBERLER: Hz. YUSUF

PEYGAMBERLER: Hz. İBRAHİM

Bir zamanlar Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önderyapacağım, demişti. “Soyundan da (önderler yap, ya Rabbi!)” dedi. Allah: Ahdim zalimlere ermez(onlar için söz vermem) buyurdu.(-2/124) Biz, Beyt’i(Kabe’yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim’in makamından bir namaz yeri edinin(orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail’e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükü ve secde edenler için Evim’i temiz tutun,diye emretmiştik.(-2/125) İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkımdan Allah’a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkar ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!(-2/126) Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah’ın temellerini yükseltiyor,(şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; Şüphesiz sen işitensin, bilensin.(-2/127) İbrahim’in dininden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir. (-2/130) Çünkü Rabbi ona: Müslüman ol, demiş, o da: Alemlerin Rabbine boyun eğdim, demişti. (-2/131) Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Ya’kub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslam’ı) seçti. O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz  (dedi). (-2/132) (Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara:) Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim’in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi. (-2/135) “Biz, Allah’a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya’kub ve esbata indirilene, Musa ve İsa’ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah’a teslim olduk” deyin. (-2/136) Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin çekişirsiniz? Halbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi.Siz hiç düşünmez misiniz? (-3/65) İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartışınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, herşeyi bilir, siz ise bilmezsiniz. (-3/66) İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değil idi. (-3/67) İnsanların İbrahim’e en yakın olanı,ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur. (-3/68) De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim’in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi. (-3/95) Şüphesiz, alemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabet), Mekke’deki (Kabe) dir. (-3/96) Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki, Allah bütün alemlerden müstağnidir. (-3/97) İbrahim, babası Azer’e: Birtakım putları tanrılar mı ediniyorsun?Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti. (-6/74) Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk. (-6/75) Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü, Rabbim budur, dedi.Yıldız batınca, batanları sevmem, dedi. (-6/76) Ay’ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi. (-6/77) Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. (-6/78) Ben hanif…

Continue ReadingPEYGAMBERLER: Hz. İBRAHİM

PEYGAMBERLER: Hz. N U H

Andolsun, biz Nuh’u kavmine elçi gönderdik. Onlara:”Ben (dedi), sizin için apaçık bir uyarıcıyım. (-11/25) Allah’tan başkasına tapmayın! Ben, size (gelecek) elem verici bir günün azabından korkuyorum.”(-11/26) Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: “biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz.Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz.Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.”(-11/27) (Nuh)dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız? (-11/28) Ey kavmim! Allah’ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum.Ben iman edenleri kovacak değilim; çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi, bilgisizce davranan bir topluluk olarak görüyorum.(-11/29) Ey kavmim! Ben onları kovarsam, beni Allah’tan (onun azabından) kim korur? Düşünmüyor musunuz?(-11/30) Ben size: “Allah’ın hazineleri benim yanımdadır” demiyorum,gaybı da bilmem.”Ben bir meleğim” de demiyorum.Sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler için,”Allah onlara asla bir hayır vermeyecektir” diyemem.Onların kalplerinde olanı, Allah daha iyi bilir.Onları kovduğum takdirde ben gerçekten zalimlerden olurum.(-11/31) Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen, kendisi ile bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir! (-11/32) (Nuh) dedi ki: “Onu size ancak dilerse Allah getirir.Ve siz (Allah’ı aciz bırakacak değilsiniz.(-11/33) Eğer sizi Allah azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdüm size fayda vermez.(Çünkü) O sizin Rabbinizdir. Ve (nihayet) O’na döndürüleceksiniz.” (-11/34) (Resulüm!) Yoksa, “Bunu uydurdu”mu diyorlar? De ki” Eğer onu uydurduysam günahım bana aittir. Fakat ben sizin işlediğiniz günahtan uzağım.” (-11/35) Nuh!a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak. Öyleyse onların işlemekte olduklarından (günahlarından) dolayı üzülme. (-11/36) Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana  (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır! (-11/37) Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki “Eğer bizimle alay ediyorsanız, bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz! (-11/38) Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz.” (-11/39) Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh’a dedik ki:”( Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile –(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!” Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti. (-11/40) (Nuh) dedi ki: “ Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de , durması da Allah’ın adıyladır.Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (-11/41) Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakıa bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma! Diye seslendi.(-11/42) Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh):”Bugün Allah’ın emrinden(azabından), merhamet sahibi Allah’tan başka koruyacak kimse yoktur” dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.(-11/43) (Nihayet) “Ey yer suyunu yut! Ve ey gök(suyunu) tut!” denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cudi (dağının) üzerine yerleşti. Ve: “O zalimler topluluğunun canı cehenneme!” denildi.(-11/44) Nuh Rabbine dua edip dedi ki: “Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin…

Continue ReadingPEYGAMBERLER: Hz. N U H

PEYGAMBERLER: Hz. ADEM

Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? Dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.(-2/30) Allah Ademe bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.(-2/31) Melekler: Ya Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alim ve hakim olan ancak sensin, dediler.(-2/32) (Bunun üzerine:) Ey Adem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda görülmeyenleri(oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.(-2/33) Hani biz meleklere(ve cinlere): Adem’e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kafirlerden oldu.(-2/34) Biz: Ey Adem! Sen ve eşin(Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de  kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.(-2/35) Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları(cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerlerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.(-2/36) Bu durum devam ederken Adem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden vemerhameti bol olandır.(-2/37) Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.(-2/38) İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedi kalırlar.(-2/39) Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Diğeri de “Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder” dedi(ve ekledi:)(-5/27) Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan(bile) ben, sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allahtan korkarım”.(-5/28) “Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur.”(-5/29) Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: Bu yüzden de kaybedenlerden oldu.(-5/30) Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim” dedi ve ettiğine yananlardan oldu.(-5/31) Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Adem’e secde edin! diye emrettik. İblis’in dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı.(-7/11) Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.(-7/12) Allah: Öyle ise,”in oradan!” Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Çünkü sen aşağılıklardansın! Buyurdu.(-7/13) İblis: Bana,( insanların) tekrar dirilecekleri güne kadarmühlet ver, dedi.(-7/14) Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu.(-7/15) İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.(-7/16) “Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından,…

Continue ReadingPEYGAMBERLER: Hz. ADEM

End of content

No more pages to load