Doğrusu biz seni Hak (Kur’an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu değilsin. (-2/119)
Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab’ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik. (-2/151)
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygaberlerine iman ettiler. “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır” dediler. (-2/285)
Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır. (-3/144)
Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler. (-3/164)
Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik! (-4/80)
Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir. (-4/115)
Ey insanlar! Resul size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin. Eğer inkar ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah’ındır. (O’nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur). Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir. /-4/170)
Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kafirler topluluğuna rehberlik etmez. (-5/67)
Resule düşen (vazife), ancak duyurmadır. Allah açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir. (-5/99)
De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? (-6/50)
Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygamber’e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber’e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nur’a (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.
(-7/157)
De ki: Ey insanlar! Gercekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve ümmi Peygamber olan Resulüne-ki o, Allah’a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O’na uyun ki doğru yolu bulasınız. (-7/158)
O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir. (-9/33)
Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. (-9/128)
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. (-10/47)
(De ki: bu Kitap) “Allah’tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi). Şüphesis ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müşdeleyiciyim. (-11/2)
Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini ifa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur’an, alemler için ancak bir öğüttür.(-12/104)
Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi ayeti ve yüce Kur’an’ı verdik. (-15/87)
De ki: Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım. (-15/89)
O gün her ümmetin içinden birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab’ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik. (-16/89)
Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mubarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir. (-17/1)
De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlah’ınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın. (-18/110)
(Resulüm!) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. (-21/107)
(Resulüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. (-25/56)
“Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?” derler. De ki: Mucizeler ancak Allah’ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. (-29/50)
Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. (-33/40)
Allah ve melekleri,pegamber’e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. (-33/56)
Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır. (-33/57)
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur.Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (-33/59)
Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (-34/28)
Hikmet dolu Kur’an hakkı için, (-36/2)
Sen şüphesiz peygamberlerdensin. (-36/3)
Doğru yol üzerindesin. (-36/4)
Bana müslümanların ilki olmam emrolundu. (-39/12)
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın bir tek İlah olduğu vahy olunuyor. Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline! (-41/6)
Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür! (-42/48)
İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. … (-42/52)
De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. (-46/9)
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin Peygamber’e itaat edin . İşlerinizi boşa çıkarmayın. (-47/33)
Kim Allah’a ve Resulüne iman etmezse bilsin ki biz, kafirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır. (-48/13)
Allah’a ve Peygamberine düşman olanlar, işte onlar en aşağıların arasındadırlar. (58/20)
Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir. (58/21)
Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler. (61/6)
Ve sen,elbette yüce bir ahlak üzeresin. (-68/4)
Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, (-69/38,39)
Hiç şüphesiz o (Kur’an), çok şerefli bir elçinin sözüdür. (-69/40)
Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz! (-69/41)
Bir kahin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz! (-69/42)
(O), alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. (-69/43)
Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, (-69/44)
Elbette onu kıskıvrak yakalardık. (-69/45)
Sonra onun can damarını koparırdık(onu yaşatmazdık). (-69/46)
Hiçbiriniz buna mani de olamazdınız. (-69/47)
Doğrusu o (Kur’an),takva sahipleri için bir öğüttür. (-69/48)
İçinizde (onu) yalan sayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz. (-69/49)
Muhakkak o, kafirler için bir iç yarasıdır. (-69/50)
Ve o, gerçekten kat’i bilginin ta kendisidir. (-69/51)
O halde, ulu Rabbinin adını yüceltip noksanlıklardan tenzih et. (69/52)
O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkar edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir. (-88/21,22,23,24,25,26.)
Kuşluk vaktine ve sükuna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı. (-93/1,2,3)
Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.(-93/4)
Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın. (-93/5)
O, seni yetim bulup barındırmadı mı? (-93/6)
Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? (-93/7)
Seni fakir bulup zengin etmedi mi? (-93/8)
Öyleyse yetimi sakın ezme. (93/9)
El açıp isteyeni de sakın azarlama. (93/10)
Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an. (-93/11)
Biz senin göğsünü açıp genişletmedi mi? (-94/1)
Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? (-94/2,3)
Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? (-94/4)
Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. (-94/5,6)
Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel. (-94/7,8)
(İşte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen ve en doğru hükümleri havi tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir. (-98/2,3)