KUR’AN AYETLERİ (4)
İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde “Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler.(-2/8)
Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah’ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini altadırlar ve bunun farkında değillerdir.
Onların kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır.(-2/10)
Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, “Biz ancak ıslah edicileriz” derler.(-2/11)
Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lakin anlamazlar.(-2/12)
Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit “Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!” derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler ( veya bilmezlikten gelirler).(-2/13)
Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönmezler.(-2/18)
Hani biz meleklere (ve cinlere): Adem’e secde edin,demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kafirlerden oldu.(-2/34)
Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayïn, hakkı gizlemeyin.(-2/42)
Namazı tam kılın, zekatı hakkıyle verin, rüku edenlerle beraber rüku edin.(-2/43)
Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sabiılerden Allah’a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında mükafatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.(-2/62)
(Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah’ındır? Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.(-2/107)
Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! …..(-2/114)
(Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara:) Yahudi ve hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim’in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.(-2/135)
“Biz, Allah’a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya’kub ve esbata indirilene, Musa ve İsa’ya verilenlere Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah’a teslim olduk” deyin.(-2/136)
Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız.(-2/154)
(Ayetlerimizi) inkar etmiş ve kafir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onların üzerinedir.(-2/161)
Onlar ebediyen lanet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.(-2/162)
(Hidayet çağırana kulak vermeyen) kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çùnkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.
(-2/171)
Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.(-2/183)
Kafir olanlar için dünya hayatı cazip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkardan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.(-2/212)
Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. …..(-2/216)
Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkar edenlere gelince, onların dostları da tağuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.(-2/257)
Bilinmelidir ki inkar edenlerin ne malları ne evlatları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır. İşte onlar cehennemin yakıtıdır.(-3/10)
Alah nezdinde hak din İslam’dır. …..(-3/19)
Allah’ın ayetlerini inkar edenler, haksız yere peygamberlerin canlarına kıyanlar ve adaleti emreden insanları öldürenler (yok mu), onlara acı bir azabı haber ver!(-3/21)
Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. …..(-3/28)
Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti.(-3/42)
Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime’yi müjdeliyor.Adı Meryem oğlu İsa’dır. Mesih’tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’ın kendisine yakın kıldıklarındandır(-3/45)
O, salihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara (peygamber sözleri ile) konuşacak.(-3/46)
Meryem: Rabbim! dedi, bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece “Ol!” der; o da oluverir.(-3/47)
(Melekler, Meryem’e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i öğretecek.(-3/48)
İsa, onlardaki inkarcılığı sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacak kimlerdir? dedi. Havariler: Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah’a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız, cevabını verdiler.(-3/52)
Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.(-3/55)
İbrahim, ne Yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi.(/3/67)
Şüphesiz, alemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabet), Mekke’deki (Kabe) dir.(-3/96)
Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalïk etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. …..(-3/18)
Evet, siz sabır gösterir ve Allah’tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder.(-3/125)
Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. …..(-5-8)
Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. …..(-5/44)
Ey iman edenler! Şarap, kumar, putlar, fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.(-5/90)
Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mı?(-5/91)
Lut’u da (peygamber gönderdik). Kavmine dedi ki: “Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhuşu mu yapıyorsunuz?(-7/80)
Çünkü siz, şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz taşkın bir milletsiniz.”(-7/81)
Onların Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. (Ey kafirler!) İnkar etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın!(-8/35)
Allah katında,yürüyen canlıların en kötüsü kafir olanlardır. Çünkü onlar iman etmezler.(/8/55)
(Yahudiler) Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.(-9/31)
Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. …..(-9/36)
Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. …..(-9/71)
Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.(-9/119)
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.(-10/47)
Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah’a secde ederler.(-13/15)
Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette O’nu yine biz koruyacağız.(-15/9)
Göklerde bulunanlar, yerdeki canlılar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler.(-16/49)
Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır. Zira size, onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (gelen), içenlerin boğazından kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz.(-16/66)
Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gercekten işitendir, görendir.(-17/1)
Biz, Kitap’ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.(-17/4)
Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik iyice yolunu şaşırmıştır.(-17/72)
Allah kime hidayet verirse, işte doğru yolu bulan odur; kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah’tan başka dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız.(-17/97)
Cezaları işte budur! Çünkü onlar, ayetlerimizi inkar etmişler ve: “Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?” demişlerdir.(-17/98)
De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir.(-18/109)
Bir zaman, vahyedilecek şeyi annene (şöyle) vahyetmiştik:(-20/38)
Musa’yı sandığa koy; sonra O’nu denize (Nil’e) bırak; deniz onu kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa! Sevilmen) ve benim nezaretimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim.(-20/39)
Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.(-21/47)
Allah’a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!(-21/57)
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.(-21/58)
(Bir kısmı:) Eğer iş yapacaksanız,yakın onu da tanrılarınıza yardım edin! dediler.
“Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!” dedik.(-21/69)
Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir!(-22/1)
O’nu gördüğùnüz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutur, her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah’ın azabı çok dehşetlidir!(-22/2)
Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah’ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de aciz, kendinden istenen de!(-22/73)
Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;(-23/1)
Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler;(-23/2)
Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler;(-23/3)
Onlar ki, zekatı verirler;(-23/4)
Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;(-23/5)
Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeler) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.(-23/6)
Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.(-23/7)
Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler;(-23/8)
Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.(-23/9)
İşte, asıl bunlar varis olacaklardır;(-23/10)
(Evet) Firdevs’e varis olan bu kimseler, orada ebedi kalıcıdırlar.(-23/11)
Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim O’nu gidermeye de elbet gücümüz yeter.(-23/18)
(Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!(-23/26)
Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de, içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır.(-23/27)
O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz!(-23/78)
Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O’nun eseridir. Hala aklınızı kullanmaz mısınız!(-23/80)
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.(-24/35)
Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.(-24/37)
Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.(-24/41)
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür…Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir.(-24/45)
Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılamaz bir sınır koyan O’dur.(-25/53)
Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi(-26/221)
Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.(-26/222)
Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar.(-26/223)
Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar.(-26/224)
Onların her vadide başıboş dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?(-26/225,226)
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi:Ey Musa! Bil ki ben, bütün alemlerin Rabbi olan Allah’ım.(-28/30)
Karun, Musa’nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.(-28/76)
Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşki bilselerdi!(-29/41)
Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.(-29/48)
Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden,bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna(oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!(-29/64)
Kıyamet kopacağı gün, işte o gün (müminlerle inkarcılar) birbirlerinden ayrılacaklardır(-30/14)
Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. O, kalplerin içinde ne varsa onuda hakkıyle bilendir.(-35/38)
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görmektedir.(-35/45)
Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.(-36/10)
Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır.(-36/12)
Yavaşça putların yanına vardı.(Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? Neden konuşmuyorsunuz? dedi.(-37/91,92)
Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi.(-37/93)
İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.(-37/101)
Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.(-37/102)
Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam)bıraktık: İbrahim’e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.(-37/107,108,109,110,111)
Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.(-37/142)
Bu Kur’an,ancak alemler için bir öğüttür.(-38/87)
Sur’a üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!(-39/68)
Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.(-40/19)
Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.(-40/57)
Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar.(-40/59)
Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.(-41/22)
Gece ve gündüz, güneş ve ay O’nun ayetlerindendir. Eğer Allah’a ibadet etmek istiyorsanız, güneşe de aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah’a secde edin!(-41/37)
Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur’an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı dilden (kitap) olur mu?…..(-41/44)
İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.(-41/51)
Apaçık Kitab’a andolsun ki biz, anlayıp düşünmeniz için Onu Arapça bir Kur’an kıldık.(-43/2,3)
O, katımızda bulunan Ana Kitap’ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.(-43/4)
Ey âyetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de.(-43/68,69)
Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!(-43/70)
Şüphesiz zakkum ağacı, günahkarların yemeğidir.(-44/43,44)
Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah azizdir, hakimdir.(-48/7)
Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter.(-48/28)
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız(-50/16)
Gerçekten hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenmez.(-53/38)
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.(-55/19)
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.(-55/20)
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz Demir’i de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalarvardır. Bu, Allah’ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.(-57/25)
Göklerde ve yerde olanları Allah’ın bildiğinigörmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O’dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O’dur. Bunlardan az veyaçok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlara beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.(-58/7)
Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah’a dayanıp güvensinler.(-58/10)
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.(-64/14)
Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah’ın yanındadır.(-64/15)
Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. …..(-66/6)
Ey kafirler! Bugün özür dilemeyin! Siz ancak işlediklerinizin cezasını çekeceksiniz, (denilir).(-66/7)
Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) rahman olan Allah’tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.(-67/19)
(Resulüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecaviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.68/10,11,12,13,14.)
(Resulüm!) Sen bu sözü (Kur’an’ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.(-68/44)
Oysa o (Kur’an), alemler için ancak bir öğüttür.(-68/52)
Hiç şüphesiz o (Kur’an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.(-69/40)
Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!(-69/41)
Bir kahin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz!(-69/42)
(O), alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.(-69/43)
Eğer (Peyganber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,(-69/44)
Elbette onu kıskıvrak yakalardık.(-69/45)
Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık).(-69/46)
Hiçbiriniz buna mani de olamazdınız.(-69/47)
O gün gökyüzü, erimiş maden gibi olur.(-70/8)
Dağlar da atılmış yüne döner.(-70/9)
Dost, dostu sormaz.(-70/10)
Ben O’nu sekara (cehenneme) sokacağım.(-74/26)
Sen biliyor musun sekar nedir?(-74/27)
Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz,hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.(-74/28)
İnsanın derisini kavurur.(-74/29)
Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır.(-74/30)
Şu insanlar, çarçabuk gecen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.(-76/27)
Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gökkubbe yarıldığı,dağlar ufalanıp savrulduğu ve peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).(-77/8,9,10,11.)
Biz, yeryüzünü dirilere ve ölülere toplanma yeri yapmadık mı?(-77/25,26)
Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık, sizlere tatlı sular içirdik.(-77/27)
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!(-77/28)
Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;(-79/1,2,3,4,5.)
Birinci üflemenin (kainatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözler yorgun düşer.(-79/6,7,8,9.)
“Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?” derler.(-79/10,11.)
“O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur” dediler.(-79/12)
Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.(-79/13)
Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.(-79/14)
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.(-79/46)
İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.(-80/34,35,36.)
Güneş katlanıp dürüldüğünde,(-81/1)
Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,(-81/2)
Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,(-81/3)
Gebe develer salıverildiğinde,(-81/4)
Vahşi hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,(-81/5)
Denizler kaynatıldığında,(-81/6)
Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,(-81/7)
Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda,)-81/8,9.)
(Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,)-81/10)
İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekarlara yazıklar olsun!(-83/1,2,3.)
Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o günde alemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.(-83/4,5,6.)
Kimin kitabı sağından verilirse,(-84/7)
Kolay bir hesapla hesaba çekilecek;(-84/8)
Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.(-84/9)
Kimin de kitabı arkasından verilirse, derhal yok olmayı isteyecek; alevli ateşe girecektir. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.(-84/10,11,12,13.)
Dini yalanlayanı gördün mü?(-107/1)
İşte o, yetimi itip kakar;(-107/2)
Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;(-107/3)
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.(-107/4,5.)
Onlar gösteriş yapanlardır; hayra da mani olurlar.(-107/6,7.)
Ebu Leheb’in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O,alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek).(111/1,2,3,4,5.)