Hz.DAVUD VE OĞLU Hz. SÜLEYMAN
Sonunda Allah’ın izniyle onları yendiler. Davud da Calut’u öldürdü. Allah ona (Davud’a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah’ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir.(-2/151)
Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve (nitekim) İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, esbata (torunlara), İsa’ya, Eyyub’e, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik.(-4/163)
İsrailoğullarından kafir olanlar, Davut ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır.(-5/78)
Davud ve Süleyman’ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hükümveriyorlardı: bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.(-21/78)
Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman’a biz anlatmıştık. Biz, onların her birinehüküm (hükümdarlık, peygaberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud’a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yaptık.(-21/79)
Ona, savaş sıkıntılarınızdan sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
(-21/80)
Süleyman’ın emrine de kasırga (gibi esen) rüzgarı verdik; O’nun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere doğrü ederdi. Biz herşeyi biliriz.(-21/81)
Şeytanlar arasından da, onun için dalgıçlık eden (ve inciler çıkaran) ve bundan başka işler görenler vardı. Biz onları gözetim altında tutuyorduk.(-21/82)
Andolsun ki biz, Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar: Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a ham olsun, dediler(-27/15)
Süleyman Davud’a varis oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.(27/16)
Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin” dedik. Ona demiri yumşattık.(-34/10)
Geniş zırhlar imal et, dokumasını ölçülü yap. (Ey Davud hanedanı!) İyi işler yapın. Kuşkusuz ben, yaptıklarınızı görmekteyim, diye (vahyettik).(-34/11)
Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rùgarı da Süleyman’a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabb’inin izniyle cinlerden bir kısmı, O’nun önünde çalışırdı. Onlardan kim emri izden sapsa, ona alevli azabı tattırdık.(-34/12)
Onlar Süleyman’a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır!(-34/13)
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.(-34/14)
(Resulüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud’u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah’a yönelirdi.(-38/17)
Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları,toplu halde kuşları O’nun emri altına vermiştik. Hepsi O’na yönelmiştir.(-38/18,19)
Onun hükümdarlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.(-38/20)
(Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp, Davud’un yanına girmişler di de Davut onlardan korkmuştu.”Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hùkmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster” dediler.(-38/21,22)
( Onlardan biri şöyle dedi:) Bu, kardeşimdir. O’nun doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken “Onu da bana ver” dedi ve tartışmada beni yendi.(-38/23)
Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az! dedi. Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah’a yöneldi.(-38/24)
Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.(-38/25)
Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Heva ve hevese uyma, sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.(-38/26)
Biz Davud’a Süleyman’ı verdik. Sùleyman ne gùzel bir kuldu! Doğrusu o, daima Allah’a yönelirdi.(-38/30)
Andolsun biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline döndü.(-38/34)
Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.(-38/35)
Bunun üzerine biz de, istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgarı, bina Kur’an ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı yaratıkları onun emrine verdik.(-38/36,37,38)
“İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır” dedik.(-38/39)
Doğrusu onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır.(-38/40)