FİRAVUN

Hatırlayın ki, sizi, Firavun taraftarlarından kurtardık. Çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlar, yeni doğan erkek çocuklarını kesiyorlar, (fenalık için) kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı. Aslında o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.(-2/49)

Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık sizi kurtardık, Firavun’un taraftarlarını da , siz bakıp dururken denizde boğduk.(-2/50)

(Onların yolu) Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tuttuğu yola benzer. Onlar bizim ayetlerimizi yalanladılar, Allah da kedilerini günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah’ın cezası çok şiddetlidir.(-3/11)

Sonra onların ardından da Firavun ve toplumuna Musa ile Harun’u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar kibirlendiler ve günahkar bir toplum oldular.(-10/75)

Andolsun ki Musa’yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun’a ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar Firavun’un emrine uydular. Oysa Firavun’un emri doğru değildi.(-11/96,97)

Hani Musa kavmine demişti ki:”Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın.Çünkü O, sizi işkencenin en kötüsüne sürmekte ve oğullarınızı kesip, kadınlarınızı (kızlarınızı) bırakmakta olan Firavun ailesiden kurtardı. İşte bu size anlatılanlarda, Rabbinizden büyük bir imtihan vardïr.”(-14/6)

Andolsun biz, Musa’ya açık açık dokuz ayet verdik. Haydi İsrailoğullarına sor. Musa onlara geldiğinde Firavun ona, ” Ey Musa! dedi, senin bùyülenmiş olduğunu sanıyorum!” (-17/101)

( Musa Firavun’a:) ” Pek ala biliyorsun ki,dedi, bunları, birer ibret olmak üzere, ancak, göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum!”(-17/102)

Derken,Firavun onları ülkeden çıkarmak istedi. Bu yüzden biz onu ve maiyyetindekilerin hepsini( denizde) boğduk.(-17/103)

Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı da (helâk ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Halbuki (azabımızı aşıp) geçebilecek değillerdi.(-29/39)

Allah, inananlara da Firavun’un karısını misal gösterdi. O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar! demişti.
(-66/11)

Ama Firavun o peygambere karşı gelmiş, biz de O’nu ağır ve çetin bir şekilde muaheze etmiştik.
(-73/16)

( Habibim!) Sana Musa’nın haberi geldi mi?(-79/15)

Kutsal vadi Tuva’da Rabbi ona şöyle seslenmişti:(-79/16)

Firavun’a git! Çünkü o çok azdı.(-79/17)

De ki: Arınmayı ve seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.(-79/18,19)

Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.(-79/20)

( O ise) hemen yalanladı ve isyan etti.(-79/21)

Sonra ( inkar için) olanca çabasını göstererek sırtını döndü.(-79/22)

Derhal ( adamlarını) topladı ve ( onlara) bağırdı:(-79/23)

Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi.(-79/24)

Allan onu,( herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.(-79/25)

Görmedin mı, Rabb’in ne yaptı Ad kavmine; direkler ( yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semud kavmine,kazıklar ( çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin ( her an) gözetlemededir.
(-89/6,7,8,9,10,11,12,13,14)

Firavun hakkında daha fazla bilgi için; Peygamberler: Hz. YUSUF bölümündeki,
Aşağıda sıralanan süre ve ayetler okuyunuz.

7/103:141
10/75:92
20/23:25 ,43:52

Continue ReadingFİRAVUN

BİRLİK, BERABERLİK VE KARDEŞLİK

Islam dini birlik,beraberlik ve kardeşliğe çok önem vermektedir.

Bunu Kur’an’ın her suresinde görebilirsiniz .

Allah: İnsanoğlundan ömür boyunca birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşamasını bekler ve ister.

Birlik ve beraberliği, yeryüzündeki bütün canlı topluluklarda gözlemleyebilirsiniz. Hiç bir canlı tek başına yaşamamaktadır.

Bu kısa açıklamadan sonra, güzel ülkemizdeki duruma bir göz atalım.
Birlik ve berabrliğimiz toplumumuzun geniş kesiminde uygulanmakta, fakat kardeşliğe gelince,
Ülkemizin takriben o/o 20-25’i bunu benimsemiyerek:
.Çirkin söz söylemekte,
.Birbirilerinin arkasından çekiştirmekte,
.Birbirilerine söz taşımakta,
.Yalan söylemlerde bulunmakta,
.İftira etmeyi hayat felsefesi olarak görmekte,
.Birbiriyle kavga etmekte ve hatta öldürebilmektedir.

Yukarıda sıraladığmız tutum ve davranışlar ülkenin dört bir yanında sergilenmekte, 76 milyon insanımızın temsilcilerinin yer aldığı T.B.M.M de de zaman zaman bu kötü davranışlara ve konuşmalara rastlanmakta ve böyle davranışlarla, birlik ve kardeşliğimize dış güçlerin yapamayacağı kadar zarar verebilmektedir.

KONU İLE İLGİLİ AYETLER:

Allah sizi kasıtsız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Lakin kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar. Allah gafurdur, halimdir. (-2/225)

Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kafirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı ( gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah’adır.(-3/28)

Hep birlikte Allah’ın ipine (İslam’a) sımsıkı yapışın; parçlanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da
sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.(-3/103)

Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.(-3/105)

Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka. Allah her şeyi işitici ve bilicidir.(-4/148)

Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.(-6/159)

Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği,akrabaya yardım etmeyi emreder,çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.(-16/90)

Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.(-17/36)

Eğer müminlerden iki gurup bibirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. ….(-49/9)

Müminler ancak kardeştirler,Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.(-49/10)

(Resulüm!) Alabildiğine yemin eden,aşağılık,daima kusur arayıp kınayan,durmadan laf götürüp getiren,iyiliği hep engelleyen,mütecaviz,günaha dadanmış,kaba ve haşin,büntün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.(-68/10:14)

Arkadan çekiştirmekte, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.(-104/1,2)

Continue ReadingBİRLİK, BERABERLİK VE KARDEŞLİK

ANA BABAYA İTAAT.

Bu gün dünya konjonktüründe; bir çok ailenin, rüştünü ispat etmiş çocuklarının, Yaradanın, bu konuda gönderdiği ayetlere bilerek veya çok zamanda bilmeyerek uymadıklarını müşahade etmekteyiz.

Bu gibiler ; ailelerine itaat etmemekte,fevri hareketlerle onları azarlamakta, konuyu daha ileri götürerek evden ayrılarak yalnız yaşamakta, bazıları da onlara eziyet etmekte, dövüp sövmekte,onları öldürecek duruma gelebilmelekte ve hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir yaşam tarzı tercih etmektedirler.

Konu ile ilgili Kur-an’ı Kerimdeki Ayetlere bir göz atalım.

Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine”of” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. (-17/23)

Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve:” Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara(öyle) rahmet et!” diyerek dua et.(-17/24)

Biz insana, ana- babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yïl içinde olur.( İşte bunun için) önce bana, sonra da ana- babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.(-31/14)

Biz insana, ana- babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşıması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana- babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.(-46/15)

İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.(-46/16)

Ana- babaya ne zaman itaat edilmez:

Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi ( körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme.Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.(-29/8)

Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi ( körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.(-31/15)

Continue ReadingANA BABAYA İTAAT.

DİNLERİNİ PARÇALAYANLAR

Bu gün İslam alemi mezheplere ve tarikatlara bölünmüş durumdadır.

Halbuki Kur-an’ı Kerim; müslümanların birlik ve beraberlik içinde olmalarını, çok açık ve net bir şekilde, bir çok ayette açıklamıştır.

Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla ilişkin yoktur.Onların işi ancak Allah’a kalmıştır.Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir. (-6/159)

İnsanlar sadece bir tek ümmetti, sonradan ayrılığa dùştüler. Eğer(azabın ertelenmesi ile ilgili) Rabbinden bir söz(ezeli bir takdir) geçmemiş olsaydı,ayrılığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilirdi(Derhal azap iner ve işleri bitirilirdi). (-10/19)

Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan(olmayın. Bunlardan)her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.(-30/32)

Mezhep ve tarikat mensuplarının dikkatine sunulur.

Continue ReadingDİNLERİNİ PARÇALAYANLAR

KUR’AN’I KERİM ve MEALİ

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları/89
Kur’an’ı Kerim ve Açıklamaları Meali
(Ankara 1993)

Anlayasınız diye Biz O’nu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.(-12/2)

Ve böylece Biz Onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. …..(-13/37)

(Allah’ın emirlerini) onlara iyice açıklansın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. …..(-14/4)

Muhammed sizin erkeklerinizden hiç birisinin babası değildir. Fakat O, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.(-33/40)

Biz Seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.(-34/28)

Eğer biz O’nu, yabancı dilden bir Kur’an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arap’a yabancı dilden(kitap) olur mu? …..(-41/44)

Apaçık Kitab’a andolsun ki biz, anlayıp düşünmeniz için O’nu Arapça bir Kur’an kıldık.(-43/2,3)

Doğrusu Kur’an, Sana ve kavmine bir öğüttür. İlerde ondan sorumlu tutulacaksınız.(-43/44)

Kur’an ve Meali yazısının 8 nci ve 9 ncu sayfalarının yukarıdaki Ayetler dikkate alınarak tekrar incelenmesi ve kaleme alınması, kanaatimizce uygun olacağı düşüncesindeyiz.

Zira; Kur’an Allah kelamıdır. Bütün insanlara,Arapça olarak yalnız Arap kavmine gönderilmiştir.

Bu nedenle bütün insanlara tebliği için; Kur’an’ın diğer dillere çevrilmesi gereği ortaya çıkmakta ve
hayati önem taşımaktadır.

Diyanet Vakfının dikkatine sunulur.

Continue ReadingKUR’AN’I KERİM ve MEALİ

End of content

No more pages to load