İLMİ GERÇEKLER VE MÜSLÜMANLAR:

609 senesinde Kur’an’ı Kerim ayet ayet PEYGAMBER MUHAMMED’e indirilmeye başlanmış ve 23 senede tamamlanmıştır.
Birkaç yüzyılda Ortadoğu ve etrafındaki ülkeler ve topluluklar İslamiyeti kabul ederek Müslüman olmuşlardır.

Müslümanlar, Hıristiyan Avrupa’ya ulaşmak için 711 tarihinde Cebelitarık boğazını geçerek İberik yarımadasını ele geçirmişlerdir. Fransa üzerinden Orta Avrupa’ya ulaşma gayretleri başarılı olamamış, yarım adada beş asır kadar varlıklarını devam ettirebilmişler ve bilahare gerisin geriye Kuzey Afrika’ya çekilmek durumunda kalmışlardır.

Osmanlı Devleti; 1300 senesinde Marmara Denizi doğusunda kurulmuş, kısa zamanda Çanakkale Boğazı geçilerek TRAKYA, İstanbul alınmış sonra Balkanlar ele geçirilmiş ve Viyana kapılarına dayanmıştır.
Osmanlılarında hedefi, Orta Avrupayı ele geçirerek İslamiyeti yaymak ve etki altına almaktı.
Bu gayretler 400 sene kadar sürmüş, 18 nci yüzyıl başlarından itibaren de gerilemeye başlamış 200 sene içinde de tekrar Anadolu’ya dönmek zorunda kalmıştır.

Osmanlı Devletinin yerine Doğu Trakya ve Anadolu’da Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.

Afrika’nın kuzeyinden veya diğer bir ifade ile Akdenizin güneyinden ve bilahare Akdenizin kuzeyinden, diğer bir ifadeyle Balkanlar üzerinden Müslümanların, Hıristiyanların Kalpgahı olan Orta Avrupayı ele geçirecek ve etkileyecek stratejik harekat’ı hüsranla neticelenmiştir.

Bu iki stratejik harekatı gerçekleştirmek isteyen Müslüman topluluklar ve devletler tarihin derinliklerine gömülüp yer küreden silinip yok olmuşlardır. Avrupa’daki Hıristiyan topluluk ve devletleri ise dimdik ayakta kalabilmişler ve hatta dünya hakimiyetini tesis edebilmişlerdir.

Bu gün dünya nüfusu 7 milyarın üzerindedir. Bunun takriben 2 milyarı Müslümandır.
Dünyadaki Müslüman devletlerin ve toplulukların dışındaki devletlerin sahip oldukları imkan ve kabiliyetleri şöyle sıralayabiliriz:
Ekonomik güç
Yaşam standartları
İlim ve bilim birikimleri
Teknoloji
Sanayi
Elektiriğin bulunması ve uygulamaları
Karayolu,demiryolu, hava,deniz ve uzay araçları
Petro- Kimya sanayi
İletişim ve uydu araçları
Nükleer enerji ve sanayi ….ila

Yukarıda sıralanan konularda Müslüman topluluk ve devletlerin hiçbir katkısı olmamıştır.
Bunun sebebi ilmi verilerle tespit ve özeleştiri yaparak, açık yüreklilikle ortaya konulmalıdır.

Müslümanların ana hedefi yukarıda sıraladığımız konuları benimsemek ve onları daha ileri götürmek ve yenilerini ilave etmek olmalıdır.

İLİM İLE İLGİLİ BAZI AYETLERİN MEALLERİ:

Allah Adem’e bütün isimleri, öğretti.Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz,şunların isimlerini bana bildirin, dedi. (-2/31)

Melekler: Ya Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alim ve hakim olan ancak sensin, dediler. (-2/32)

Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylardır. …(-9/36)

Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş’a istiva eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır. ( Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip ayetleri açıklamaktadır. (-13/2)

O, size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve(yağmur dolu) ağır bulutları meydana getirendir.
(-13/12)

O,geceyi, gündüzü, güneşi, ayı…yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.(-21/33)

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. O’nun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir. (-24/35)

Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah’ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır. (-27/88)

O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.
(-31/10)

Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, aziz ve alım olan Allah’ın takdiridir.
(-36/38)

Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi(hilal) olur da geri döner.(-36/39)

Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.(-36/40)

O, yeryüzünde sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.(-41/10)

Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz. (-51/47)

Rahman Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona açıklamayı öğretti. (-55/1,2,3,4.)

Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir. (-55/5)

Göğü Allah yükseltti ve nizamı ( dengeyi) O koydu. (-55/7)

Sakın dengeyi bozmayın. (-55/8)

İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıverniştir. (-55/19)

Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar. (-55/20)

Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin.
Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz. (-55/33)

Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız. (-55/35)

İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır? (-75/3)

Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. (-75/4)

Hayır! Akıp giden, bir kaybolan bir etrafı aydınlatan yıldızlara andolsun, (-81/15,16)

Yaratıp düzene koyan,takdir edip yol gösteren, (topraktan) yeşil otu çıkarıp sonra da onu kapkara bir sel artığına çeviren yüce Rabbinin adını tesbih ( ve takdis) et. (-87/1,2,3,4,5.)

Hz. KUR’AN DİLİ ARAPÇADIR:

( Allah’ın emirlerini) onlara iyice açıklansın diye her peyganberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve Hikmet sahibidir. (-14/4)

Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. (-12/2)

Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik.
Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır. (-13/37)

Apaçık Kitab’a andolsun ki biz,anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur’an kıldık.(-43/2,3.)

DİNLERİNİ PARÇALAYANLAR:

İnsanlar sadece bir tek ümmetti, sonradan ayrılığa düştüler. Eğer (azabın ertelenmesi ile ilgili) Rabbinden bir söz ( ezeli bir takdir) geçmemiş olsaydı, ayrılığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilirdi (Derhal azap iner ve işleri bitirilirdi). (-10/19)

Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. SonraAllah onlara yaptıklarını bildirecektir. (-6/159)

Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan ( olmayın.Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir. (-30/32)

ALLAH İNSANA ŞAHDAMARINDAN DAHA YAKINDIR:

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. (-50/16)

Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, (-69/44)

Elbette onu kıskıvrak yakalardık. (-69/45)

Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık). (-69/46)

Hiçbiriniz buna mani de olamazdınız. (-69/47)

SONUÇ:

Bu gün Dünyadaki Müslümanların nüfusu takriben iki milyara yakındır. Bunun, yüzbinlerle ifade edilebilecek kadarı Hz. Kuran’ı veya mealini kısmen bilerek onunla amel etmeye gayret göstermektedir. Geri kalan çoğunluk ise; İMAN, İNANÇ ve ŞEKİLCİLİKLE yetinmektedir.
1580 senedir, Dünyadaki MüslümanTopluluklarının büyük bir bölümü, Hz. Kur’an’ın veya mealininin içeriğini bilmeden amel ediyorsa, Müslümanların zafiyetini başka yerlerde aramamak gerekir.

Bu günkü Dünya konjoktüründe Müslümanların, diğer toplulukların ve devletlerin seviyesine ulaşabilmeleri için bir elinde Hz. Kur’an’ı veya mealini, diğer elinde İLMİ ve PARA’YI bulundurmak mecburiyetindedirler. Bunun dışında başka bir yolun olmadığı açıkça ortadadır.
Ana dili Arapça ola Müslümanların dışındaki Müslümanların Hz. Kur’an’ın içeriğini bilmesi ve onunla amel edebilmesi için Hz. Kur’an’ın Mealini ( Tercümesini) öğrenmesi elzemdir. Bu maksatla ana okulu dahil orta eğitim, lise veya koleşlerde; öğretim metodlarına uygun olarak Hz. Kur’an Meali ders olarak okutulmalıdır.
Bu eğitim,çocuğun kendisine, ailesine ve diğer herhangi bir kuruluşa bırakılmamalıdır.
Bu eğitimden geçmemiş, fakat okuma, yazması olan her birey biraz gayret göstermek suretiyle O’nu rahatlıkla okuyup anlayabilir.

Sana Kitabı indiren O’dur. O’nun ( Kur’an’ın) bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab’ın esasıdır. Diğerleride müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki O’nun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişerler ise: Ona inandık; hepsi Rabb’imiz tarafındandır, derler.( Bu inceliği ) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
( Açıklama : “Muhkem ayet” manası açık seçik anlaşılan ve tereddüte yol açmayan ayet demektir. ” Müteşabih” ise Muhkemin zıddıdır.) (-3/7)

Leave a Reply