MÜ’MİN
İman eden ve islam dinine inanan kimselerdir.
Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; (-23/1)
Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler; (-23/2)
Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler; (-23/3)
Onlar ki, zekatı verirler; (-23/4)
Ve onlar ki, iffetlerini korurlar; (-23/5)
Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. (-23/6)
Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. (-23/7)
Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler; (-23/8)
Ve onlar ki, namazlarına devam ederler. (-23/9)
İşte, asıl bunlar varis olacaklardır; (-23/10)
(Evet) Firdevs’e varis olan bu kimseler, orada ebedi kalıcıdırlar. (23/11)
Allah ile birlikte bir ilah daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın. (-17/22)
Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “of!” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. (-17/23)
Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve:”Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse şimdi de sen onlara(öyle) rahmet et!” diyerek dua et. (-17/24)
Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir.Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.(-17/25)
Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. (-17/26)
Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. (-17/27)
Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan,hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle. (-17/28)
Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma.Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun. (-17/29)
Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, (onları) çok iyi görür. (-17/30)
Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. (17/31)
Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur. (-17/32)
Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu veli de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır. (-17/33)
Yetimin malına , rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir. (-17/34)
Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir. (-17/35)
Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur. (-17/36)
Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin. (-17/37)
Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin nezdinde sevimsizdir. (-17/38)
İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilah edinme; sonra kınanmış ve (Allah’ın rahmetinden) uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın. (-17/39)