Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi? Onları, sizi yerleştirdiğimiz bir şekilde yeryüzüne yerleştirmiş, gökten bol yağmur yağdırmış, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından ötürü yok ettik ve ardlarından başka bir nesil yetişdirdik.(-6/6)
Biz nice kasabaları yok etmişizdir! Geceleyin veya gündüz uykularında iken baskınımıza uğramışlardır. (-7/4)
And olsun ki, sizden önce nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmişken, haksızlık ederek inanmadıkları zaman yok etmiştik. İşte biz suçlu milleti böyle cezalandırırız. (-10/13)
Sonra da, nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık(onların yerine sizi getirdik).(-10/14)
Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helak etmez. (-11/117)
Helak ettiğimiz hiçbir ülke yoktur ki hakkında(bizce) bilinen bir yazgı olmasın. (-15/4)
Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez. (-15/5)
Ne kadar ülke varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helak edecek veya en çetin bir şekilde azaplandıracağız. Bu, Kitap’ta(lehv-i mahfuzda) yazılıdır. (-17/58)
Zalim olan nice beldeyi kırıp geçirdik! Arkasından da nice başka topluluklar vücuda getirdik.
Helak ettiğimiz bir belde için artık(yeniden mamur olmak) imkansızdır! Çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir.(-21/95)
Nitekim, birçok memleket vardır ki, o memleket(halkı) zulmetmekte iken, biz onları helak ettik. Şimdi o ülkelerde duvarlar, çökmüş tavanların üzerine yıkılmıştır. Nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve(ıssız kalmış) ulu saraylar vardır.(-22/45)
Bunun üzerine Musa’ya: Asan ile denize vur! Diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı(on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.(-26/63)
Ötekilerini de oraya yaklaştırdık. (-26/64)
Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. (26/65)
Sonra ötekilerini suda boğduk. (26/66)
Nuh: Rabbim! Dedi, kavmim beni yalancılıkla suçladı. (26/117)
Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık. (26/119)
Sonra da geri kalanları suda boğduk. (26/120)
Ad (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. (26/123)
…biz de kendilerini helak ettik. … (26/139)
Semud (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. (26/141)
Bunun üzerine onları azap yakaladı. … (26/158)
Lut (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. (26/160)
Sonra diğerlerini helak ettik. (26/172)
Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki …Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!(-26/173)
Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı. (-26/176)
…,kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. … (-26/189)
Biz hiçbir memleketi, öğüt vermek üzere ( gönderdiğimiz) uyarıcıları(peygamberleri) olmadan yok etmemişizdir. Biz zalim değiliz. (-26/208,209)
Biz, refahından şımarmış nice memleketi helak etmişizdir.İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir.Onlara biz varis olmuşuzdur. (-28/58)
Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezine göndermedikçe,o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir. (-28/59)
Görmedin mi, Rabbin ne yaptı ad kavmine! Direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semud kavmine, kazıklar (çadırlar,ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir. (-89/6:14)