VATAN-İNSAN-DİN-SİYASET (1999)

Bir milletin oluşumunda vatan ve insan temel iki öğedir. Bunlardan biri yoksa millet de oluşmamış demektir. Günümüz insanı, milletin oluşumunda bir üçüncü öğe olarak dini benimsemiş ve kabul etmiştir.

Millet denince akla, vatan ve üzerinde yaşayan insanlar ve onların kabullendikleri din gelir. Bu itibarla din de temel öğelerden biridir.

Tali unsurlar ise; Dil, tarih, kültürdür. Adedi çok az olan dinsiz(ateist)leri dikkate almazsak, dinin bir milletin oluşumunda ana unsur olduğunu görebiliriz.

Yakın tarihte Sovyetler birliği dinsizliği denemiş, ancak yetmiş sene birliğini koruyabilmiş, fakat aniden dağılmıştır. Bu dağılışın başlıca sebebi, bu oluşumda dine yer vermeyişleridir (dinsizlik).

Türkiye’ye gelince; vatan denilen toprak, üzerinde yaşayan Türkler mevcuttur. Büyük çoğunluğun dini İslam’dır. Müslüman; Kur’anı bilen ve onunla amel eden, vakit ve Cuma namazlarını kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden kişidir. Devlet ise tüzel kişiliğe sahiptir ve dini yoktur. Devlet laik’tir. Öyleyse Müslüman olan millete İslam’ı öğretecek imkânları sağlamalıdır.

Şayet, laik devlet milletine dinini öğretmez, kendi imkânları ile öğrenmek isteyenlere de engel oluyor ise, devleti yönetenlerin dinsiz olduğu veya dine sıcak bakmadığı sonucunu çıkarabiliriz. O zaman devlet halkından kopmuş olur ki, bunun sonu felakettir. Diğer taraftan, şayet devlet varlığını sürdürmek için halkını dininden soyutlamak istiyor ise bu da felakete neden olur.

Laik devlet ülkedeki bütün dinlere sahip çıkmalı, zira devlet halkı için vardır.

SAMİMİ MÜSLÜMAN:

Bugünlerde devleti yönetenler samimi Müslüman tabirini çokça kullanmaktadırlar. Müslüman ve İslam tabirlerinin kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’anda samimi Müslüman kavramına rastlanmaz. Böyle kavramları gelişi güzel ortaya atmak devlet büyüklerine yakışmaz.

-3/19 Allah katında din, şüphesiz İslam’dır…

SİYASİ İSLAM:

Son zamanlarda, laiklik kisvesi altında dinle ilgisi olmayan medyanın ayrıca İslamiyet’e alerjisi olan siyasilerimizin sahiplenerek sıkça kullandıkları bir kavramdır.

Dini vecibelerini yerine getiren, İslami kimliği ile iftihar eden ve onlara oy vermiş geniş halk kitlelerine sahip çıkan siyasetçilere yakıştırılan, batının İslamiyet’i küçük düşürmek için ürettiği, İslamiyet’le ilgisi olmayan vatandaşların da dört elle sarıldığı bir kavramdır.

Siyasi Hıristiyan veya siyasi Yahudi kavramları olmadığı halde, siyasi İslam kavramının üretilip kullanılması bir maksada matuftur. Bu maksat, İslamiyet’ten taviz vermeyen ve Kur’anın emirlerini yerine getirmeye çalışan insanların siyaset yapmalarını önleyerek siyasetten uzak tutmaktır.

Her fırsatta İslamiyet’i boy hedefi seçip saldırmayı alışkanlık haline getiren bazı etkili medya kuruluşları; bu ülkeyi seviyor ve burada huzur içinde yaşamak istiyorlar ise, bu toprakların gerçek sahibi olan Müslümanları anlamaya çalışmalı veya kur’anın içeriğini öğrenmelidir. O zaman bu ülkede geniş manada demokrasi tesis edilebilir. Aksi halde bu iki gruptan biri diğerini alt edinceye kadar, bu kısır çekişme devam eder. Diğer tarafta, dünyayı yöneten ve topraklarımız üzerinde büyük çıkarları olan ülkelerin, günden güne artan Türkiye’yi parçalama politikaları da aralıksız sürdürülmektedir. Bu gidişle, önümüzdeki yüzyıl Türklerin asrı olacağına belki de Türkiye’nin çöküş asrı olacaktır. Bunu önlemenin tek şartı, dayatmacı zihniyetin Türk toplumu üstündeki baskısını kaldırmak ve Türkiye’nin yeniden Türk-İslam kimliğine kavuşturulmasıdır. Osmanlıyı dünya devleti yapan sihrin Türk-İslam kimliği olduğu unutulmamalıdır.

Dünyayı çok iyi takip ederek çok ta iyi çalıştığımız takdirde, yirmi birinci yüzyılın Türkiye ve Türk devletlerinin asrı olabilir.

SON SÖZ:

Bir milletin oluşumunda vatan, insan ve din üç temel öğedir. Türkiye nüfusunun çoğu Müslüman olduğuna göre, din deyince akla Kur’an gelmelidir. Kur’anın içeriğini bilmeyenler İslamiyet hakkında konuşmamalıdır.

Tahsilliler, en az tahsilsiz halk kadar dini bilgiye sahip olmalıdır. Aksi halde, tahsillilerin din konusunda söz söylemeye hakkı yok demektir ve olmamalı da!

Leave a Reply