Yeryüzünde bir Dünya devleti kurulmuştur.
Bu devlet, bütün Dünya’ya hâkim olma yolundadır.
Normal bir devlet gibi organları da mevcuttur.
Meclisi, Yürütme Organları, Ordusu vardır ve dünya sathına yayılmıştır.
Bu devletin temelleri 18nci asrın başında atılmış ve 1789 Fransa ihtilaliyle rüştünü ispat etmiştir.
19ncu asır, dünya devletinin kuruluş hazırlıklarıyla geçirilmiştir.
20nci asrın ilk yarısında, ortam; İdeolojik yapılanmalarla, genel ve mevzi savaşlarla iyice yumuşatılmıştır.
Asrın ikinci yarısında, son hazırlıklar bitirilmiş, yaşadığımız şu günlerde ise, dünya üzerinde, dünyaya hâkim bir tek devletin kurulduğu belirgin hale gelmiştir.
Bunun gerçekleştiğini anlayabilmek için dünyada meydana gelen politik, ekonomik ve askeri olaylara bir göz atmak yeterlidir;
Birinci dünya harbi, planlandığı şekilde, Avrupa’yı ve Orta Doğuyu perişan etmiş, bir dünya devleti olan altı yüz senelik Osmanlı İmparatorluğu çökmüş ve Orta Doğu, ilerde atılacak bazı adımlar için sahipsiz bir konuma getirilmiştir. Dünya aynı zamanda, taban tabana zıt iki büyük ideolojik kampa ayrılmıştır.
İkinci dünya harbi bu kere, bütün dünya ülkelerini kasıp kavurmuş, altı sene insanlığa cehennem azabı yaşatmıştır.
Sonunda atılan iki bomba ile de, istenildiği takdirde, Dünya’nın nasıl yok edilebileceğinin provası yapılmıştır.
Asrın başından ortasına kadar cereyan eden bütün bu olaylarla, tespit edilen bütün hedeflere varılmıştır.
Jeostrateji de; Dünyanın merkezi Orta Doğudur.
Dünyanın kalbgâhıdır.
Kalbgâha hâkim olan ülke dünyaya da hâkim olur.
Dünyanın bir numaralı stratejik maddesi olan petrolün yarıdan fazlası bu bölgeden sağlanmaktadır.
Bu bölge halklarının gelir düzeyleri genelde çok düşüktür. Etraflarına bir etkileri olmadığı gibi, kendilerine de faydaları yoktur. Geri kalmışlığın bütün belirtilerine sahiptirler. Ensesine vur ağzından lokmasını al deyimi, onlar için rahatlıkla söylenebilir.
Bütün ülkelerin desteği ile (Arap ülkeleri hariç) Kalbgâhın göbeğinde, 1948 senesinde, yepyeni, küçücük bir devlet kurulmuştur.
İdeolojik çatışmalar ve soğuk harp sayesinde bu küçük devlet, çok kısa zamanda orta doğunun en kuvvetli devleti konumuna gelebilmiştir.
Kuruluşunun ilanından 19 sene sonra, güney ve kuzey komşularına kafa tutabilmiş ve emelleri doğrultusunda onları, sindirebilmiştir.
Görünürde hiç bir harp sebebi ortada yokken, iki Müslüman ülke: İRAN ve IRAK, on sene devam eden bir ölüm kalım mücadelesi içine itilmişlerdir.
Bu da yetmiyormuş gibi IRAK, KUVEYT tuzağına düşürülmüş, İslam ülkeleri de dâhil, dünyanın sillesini yemek suretiyle, bir daha toparlanamayacak duruma getirilmiştir.
Diğer tarafta; KUVEYT, ARAB EMİRLİKLERİ ve SUUDİ ARABİSTAN, kısa bir zaman içinde telafisi mümkün olmayan ekonomik krizlere sürüklenmişlerdir.
Orta Doğunun son ülkesi konumunda olan TÜRKİYE de PKK terörü ile etkisiz duruma getirilmeye çalışılmaktadır.
Görüldüğü gibi, dünya devleti körfez harekâtıyla, bir taşla pek çok kuş vurmuştur. Böylece, Orta Doğunun istilası için bu bölgedeki ülkeler yumuşatılmış, bütün engeller ortadan kaldırılmıştır.
Vadedilmiş topraklar hayali, hayal olmaktan çıkarılmıştır.
Kalbgâhın istilası an meselesi haline gelmiştir.
Bu tarihi oluşuma, dünyanın bugünkü, ekonomik, politik ve askeri konjonktürü içinde karşı çıkabilecek o denli babayiğit bir ülke mevcut değildir.
Avrupa kendi birliğini oluşturmakla meşguldür.
Japonya’nın politik ve askeri etkinliği hemen hemen yok gibidir. Ekonomik bakımdan etkisi ise bugün için oldukça hissedilebiliyor.
Çin Halk Cumhuriyetinin kısa ve orta vadede bir etkinliği mevzubahis edilmeyebilir.
Dünya Devleti’ni kurma çabaları içinde olanlar; yukarıda değindiğimiz gibi, asrın başında, komünist ideolojiyi kendi elleriyle meydana getirmişler, yetmiş sene sonra yine kendi elleriyle yok etmişlerdir. Bu nedenle Rusya’nın, kısa ve orta vadede bir etkinliği beklenmemelidir.
Bu arada, ufak bir ayrıntıya da değinmekte fayda vardır:
ŞATTÜLARAB’ın doğusunun da, zarar vermeyecek şekilde emniyet altında bulundurulması hayati önem taşımaktadır.
Bunun için, ABD yönetimi İran’a karşı, daha şimdiden gerekli tedbirleri almaya başlamıştır.
İlk etapta, ekonomik ambargo uygulaması konusu gündeme gelmiş bulunmaktadır.
Diğer gelişmeleri hep beraber göreceğiz.
NETİCE:
Başkan CLINTON’ı Hafız Esat’ın ayağına gönderebilen dünya devleti yetkilileri, dünyanın tek hâkimi durumundadırlar.
Dünyanın kaderi şeytan ile dostluk kuran bir avuç insanın elindedir.
Altıbuçuk milyar insan, bu durumu görüpte bir tedbir alamıyorsa işimiz Allah’a kalmış demektir.