DİN ÖĞRETİMİ (1996)

 İnsan doğduğu andan itibaren öğrenmeye başlar. Yedi yaşına kadar aile ocağında, sonra ilk, orta ve lise eğitimi ile onsekiz yaşa ulaşılır.

Dört sene üniversite, iki sene ihtisas, dört sene doktoradan sonra belirli bir ilim dalında söz sahibi olma konumuna gelinebilmektedir.

Yaklaşık otuz yıllık süreçte, okul hayatı dışında; ailesinin, arkadaşlarının ve toplumun da öğretim ile ilgili az veya çok katkıları olmaktadır

İnsanoğlu böylece, güzeli – çirkini, iyiyi-kötüyü, eğriyi-doğruyu, haklıyı –haksızı, dostluğu-düşmanlığı, şerefliyi-şerefsizi, ahlaklıyı-ahlaksızı ayırt edebilecek bir olgunluğa erişebilmekte, toplum ve gördüğü eğitim ve öğrenim de olgunluğunun derecesini etkileyip belirlemektedir.

Bugün yetmiş yaşındaki bir insanın;

Yedi yaşına kadar ailesinden, daha sonra okuldan ve toplumdan, Kur’an-ı Kerim ile ilgili temel bilgiler almamışsa ve kendisi de bu konuda bir gayret göstermemişse, var ediliş hikmetinin aksi tutum ve davranışlar, sapıklıklar içine girmesi yadırganmamalıdır.

Allah Kur’an-ı Kerimi Hz. Muhammed’e vahiy yolu ile öğretmiş; O’da aynen etrafına ve onlarda kendilerinden sonra gelenlere belletmek suretiyle bu günlere gelinebilmiştir. Demek ki Kur’an-ı insanoğluna birileri öğretmelidir. Öğreten aile, okul veya toplum olabilir. Aile öğretmemişse bu vazifeyi okul veya toplum yapabilir; ancak toplumun bunu planlı, programlı tüm yurtta uygulaması çok zor hatta belki de imkânsızdır.

İmam Hatip liseleri ve İlahiyat Fakülteleri, toplumun çok küçük bir bölümüne Kur-anın Arapçasını ve mealini öğretmekte, yaygın olan Kur-an Kursları ve diğer müesseseler ise yalnız Arapçasını okumayı öğretip, meali üzerinde ise hemen hemen hiç durmamaktadır.

Toplumun geri kalan büyük bölümüne tebliğ ise Türkçe Meal ile yapılabilir. Asıl olan bütün insanların Yüce Kitabımızın içeriğini öğrenebilmesidir. Çünkü bu içerik insanı cezbeder ve son nefesine kadar bu cazibenin dışına çıkamaz ve O’ndan uzaklaşamaz.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, planlı, programlı, ciddi ve sağlıklı bir şekilde Kur’an-ı Kerim Mealini öğrenmenin yolu ve yeri okullardır.

İlk, Orta, Lise ve Üniversitede her yaş gurubunu ilgilendirecek Ayetlerin Mealleri, modern öğretim yolları ile açıklanıp öğretilebilir. Yüce Kitap ile böylece tanışılırsa, insan Allah’ın Hidayeti ve İnayeti ile ömrünün sonuna kadar elinden bırakamayacağı, ona nurlu yolu gösteren, yaşamının her safhasında onunla beraber olan, en güzel ve en hayırlı, eşsiz dost’a ve arkadaşa kavuşmuş olur.

SON SÖZ:

-96(1)Yaratan Rabbinin adıyla oku.

Bütün kötülükleri önlemenin biricik yolu; çok üstün hasletlere sahip olan insanımıza Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Mealini her ne şekilde olursa olsun öğretmektir. Böylece;

Kötülüğün, eğriliğin, çirkinliklerin, haksızlığın, şerefsizliğin ve ahlaksızlıkların, düşmanlığın kısa zamanda ortadan kalktığını hep birlikte görebileceğimiz gibi, dünyaya örnek bir toplumun da temelini atmış oluruz.

Leave a Reply