NAMAZ VE ASKER (1996)
Ordu, milletimizin bağrından çıkmış kutsal bir ocaktır. Müslüman bir milletin gözbebeği olan ordusu da tabii müslümandır.
Müslüman’ın miraç’ı ise beş vakit namazdır. Namaz kulun Allah ‘ı ile irtibatını sağlar. Bunun nasıl bir duygu olduğunu hayatında hiç secde etmemiş insanlar katiyen anlayamazlar. Bu gibi insanlar, yönetici olduklarında emrindeki personeli kendilerine benzetebilmek için, türlü bahaneler ileri sürerek, onların namaz kılmalarını önlemeye çalışırlar.
Namaz kılmadıkları için, namazdan ürkerler. Cumhurbaşkanlarının ve başbakanların son senelerde Cuma namazını eda ettiğine şahit olmaktayız. Ancak, laik Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Cuma namazı eda eden bir Genelkurmay Başkanı görmedik ve duymadık(Mareşal Fevzi Çakmak hariç).
1996 Mart ayı içinde günlük gazetelerden bazılarında askeri ilgililere atfen; namaz, mescit ve camilere ait şöyle açıklamalara yer verilmiştir:
-“Mescitlere rütbeli personel(subay, astsubay, uzman çavuş)ile sivil memur ve işçiler girmeyecek; bunlar dinimizin hoşgörüsüne sığınarak, ibadetlerini evlerinde ve sivil kıyafetli olmak kaydıyla herkese açık camilerde yapacaklardır. Ancak gerek kışla içinde gerekse dışarıda yapılacak ibadette mesai saatlerine riayet esas alınacaktır.”
-Kışla mescitlerinde ve camilerinde ezan okunmayacak, ezan dışarıdaki camilerden dinlenecek veya saate göre ibadet başlatılacaktır.”
-Cami ve mescitlerde, duvarlarda manası bilinmeyen eski Türkçe yazılar kaldırılacak, rahle, tespih, takke gibi TSK Kıyafet Kararnamesine uygun olmayan malzemeler kullanılmayacaktır.”
Mescitler şüphesiz Allah’ındır.
Bu itibarla, herkes namaz adabını bozmayacak şekilde, resmi veya sivil kıyafet ile dünyanın her herhangi bir yerindeki mescit ve camiye girebilir. Bu husus laik devlet düzeninin de temelini teşkil eder.
Şayet siz, laik düzeni dinsizlik olarak algılıyorsanız, mesai saati bahanesi ile mescit ve camilere girmeyi yasaklarsınız. Buraların duvarlarını boydan boya kaplayan ayetleri de manası bilinmeyen eski türkçe diyerek kaldırılmasını emredersiniz!
Mescitlerle ilgili Ayetler:
-2(114) Allah’ın mescitlerinde O’nun isminin anılmasını yasak eden ve oraların yıkılmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? Onların oralara korkmadan girmemeleri gerekir. Dünyada rezillik onlaradır, Ahrette büyük azap da onlaradır.
-9(18)Allah’ın mescitlerini sadece, Allah’a ve Ahret gününe inanan, namaz kılan, zekât veren ve ancak Allahtan korkan kimseler onarır. İşte onlar doğru yolda bulunanlardan olabilirler.
Bugüne kadar hayatında hiç secde etmemiş olanlara da şu ayetleri okumalarını öneririz:
-13(15)Yerde ve göklerdeki kimseler de, gölgeleri de sabah akşam, ister istemez Allah’a secde ederler
-16(48)Allah’ın yarattığı şeylerin, gölgeleri sağa sola vurarak, Allah’a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmüyorlar mı?
-17(44)Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu Hamd ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tespihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, bağışlayandır.
-22(18)Göklerde ve yerde olanların, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğunun Allah’a secde ettiklerini görmüyor musun? İnsanların birçoğu da azabı hak etmiştir. Allah’ın alçalttığı kimseyi yükseltebilecek yoktur. Doğrusu Allah ne dilerse yapar.
-24(41)Gökte ve yerde olan kimselerin, sıra sıra uçan kuşların Allah’ı tespih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi niyaz ve tespihini bilir. Allah, onların yaptıklarını bilendir.
-59(1)Göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah’ı tespih ederler. O güçlüdür, Hâkimdir.
SON SÖZ:
-55(1-2)Rahman olan Allah Kuran’ı öğretti;
-55(3-4)İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
Kur’an Allah kelamıdır.
Allah’ı tanımak ve sevmek için O’nun kitabını okumak ve onunla amel etmek gerekir.
Allah’ı tanıtacak ve öğretecek, yeryüzünde başka bir kitap yoktur
İnsan aklı Yaradan’a kayıtsız şartsız teslim olacağı yerde, şeytanla el ele vererek Yaradan’a inanmamakta, dolayısı ile O’nun kitabını okusa bile anlamamakta, etrafının da aynı davranış içinde olmasını ısrarla istemekte, kendisi hüsranda olduğu gibi, zorbalıkla etrafındakileri de batıl’a sürüklemektedir. Kur’anı öğrenmek istemeyenler ve sapıklıkları yüzünden delalete düşenler, elbette bu dünyada ve ahrette karşılığını göreceklerdir. Fakat ne yazık ki o zaman iş işten geçmiş olacaktır.