MAL, MÜLK VE SOYAĞACI(1995)

Günümüz insanı; binbeşyüz sene öncesinin tutum ve davranışları ile(bilerek veya bilmeyerek)batılı gibi hareket ediyorum düşüncesi ile soyuna sıkı sıkı sarılmakta, mal varlığını her türlü dini ve ahlaki değerin üzerinde algılamakta, bunu da rahat bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Dünya hayatına veda edip öldükten sonra; geride kalanları, soy ve soplarını uzun uzun açıklayan sayfalarca ölüm ilanları verip bunu günlerce devam ettirip, kırkıncı günü de mevlit bahanesi ile tekrar etmektedirler.

Bu konuda yapılan masraflar milyarları bulmakta, insanımıza, memleketimize israftan başka hiçbir yarar sağlamamakta, yalnız gazete patronlarının cepleri dolmaktadır.

Ayrıca, ölüm ve başsağlığı ilanları birçok müessese tarafından reklam aracı olarak kullanılmaktadır.

-102(1-2) “Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.”

-102(3) “Hayır; öyle olmayın; yakında bileceksiniz.”

-102(4) “Hayır; gözünüzü açın; yakında bileceksiniz.”

-102(5) “Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz!”

-102(6) “And olsun ki, cehennemi göreceksiniz.”

-102(7) “And olsun ki onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.”

-102(8) “Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz.”

Diğer yanda bazı kimseler kazanç ve şöhreti ile övünmek amacıyla çok masraflı nişan, düğün ve sünnet törenleri tertip ederek, dini ahlaki yapımız bir yana, servet ve nüfuzunu, sayıca çokluğunu sergilemek için birbirleri ile yarışmaktadırlar.

Bu gibilere bir çift sözümüz var; gelin güzel ahlak ve takvada yarışınız. O göz kamaştıran servetin esiri olmayınız. Dinimiz israf etmeden, ikram ve ziyafeti emreder.

Eş-dost, akraba-taallukata, komşulara ve fakir-fukaraya düğün dernek vesilesi veya içinizden geldiğinde içkisiz ziyafet vermek hem sevap hem de sünnettir. Kadın ve kızların dekolte kıyafet ve aşırı kıymetli takılarla katıldıkları, gösterişli, içkili, dansözlü ve çok masraflı toplantılar israf ve haramdır.

-17(26) “Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma.”

-17(27) “Saçıp savuranlar, şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar; şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.”

Soy-sopu ile övünen zengin iş adamlarına gelince; müesseselerinizin nesiller boyu devamı, gaye olmakla beraber, daha ilk kuşak temsilcinizin, Allah’a sığınacak yerde, papaz efendinin elini öpmesi, hepimizi çok derin düşünceye sevketmiştir. Önemli olan; dinine diyanetine sahip nesiller yetiştirebilmektir.

Sağlam müesseseler kurmak ve aynı zamanda iyi nesiler yetiştirmek idealimiz olmalıdır.

SON SÖZ:

İnsan mal ve mülke çok düşkündür. İnanıp iman edenler Allah yolunda sarfederler.

Servet, şöhret, nüfuz, sayıca çokluk ve hazcı felsefe; kanser gibi benliğimizi, bütün insanlık âlemini o derece sardı ki yapılanların kötü olduğunu dahi idrak edemez hale geldik.

Leave a Reply