SESLERİN EN ÇİRKİNİ (1995)

Televizyondaki açık oturumlarda ve haberlerdeki görüntülerde; en üst düzey devlet yöneticileri ile en üst düzeydeki sanayicilerin , nezaket kuralları dışında ve ses tonlarını en üst perdeye çıkararak birbirlerine hitap ettiklerini hep birlikte ibretle izlemekteyiz.

Evet. İnsanlar birbirleri ile konuşa konuşa anlaşır,ama bu esnada birbirlerine çok nazik davranmaları ve ses tonlarını yükseltmemeleri en basit görgü kuralıdır.

Bizler bunu, hangi yaşta olursa olsun çocuklarımızdan da beklemekteyiz.

Kaldı ki, yaşları ellinin üzerinde olup da televizyonlarda boy gösteren bu insanlarımızın belkide psikolojik bazı bozuklukları veya rahatsızlıkları olabilir.

O takdirde ekrana çıkmadan önce kendilerini bir uzman doktora göstermeleri ve onların tavsiyesine göre hareket etmeleri gerekirdi.

Ama bu yapılmamıştır.

Hepimizi derinden üzen o konuşmaları ve davranışları milletçe ekranlardan izledik. İnsanlığımızdan

utandık. Bu bağırmalar ve söz düelloları ile neyin paylaşılmak istendiğini de bir türlü anlayamadık.

_31(18)”İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez”.

-31(19)”Yürüyüşünde tabii ol; sesini kıs. Seslerin en çirkini şüphesiz merkeplerin sesidir.”diye Lokman oğluna öğüt vermiştir.

Bu öğütte düşünen insanlar için ibretler vardır.

Cemiyet hayatımızın belki de en önemli kuralı, sesimizi daima kısmamız ve gerektiğinde de susmamızdır.

NETİCE:

Söz gümüş ise sükut altındır, deyimi boşuna söylenmemiştir.

Continue ReadingSESLERİN EN ÇİRKİNİ (1995)

End of content

No more pages to load